Hakan Özen


Katarlıların yeni hedeflerinde Gümüldür sahili mi var?

İzmir’den güvendiğim ve araştırmalarının doğruluğuna inandığım bir büyüğümden bilgi mesajı geldi.


İzmir’den güvendiğim ve araştırmalarının doğruluğuna inandığım bir büyüğümden bilgi mesajı geldi. Gelen mesajda özellikle son yıllarda AK Parti iktidarıyla birlikte diplomatik ve uluslararası ekonomik ilişkilerimizin arttığı Katarlılara İzmir’in turizm merkezlerinden Gümüldür ’de bulunan Merkez Bankası kampıyla, Askeri kampın satılmak istendiği iddialarına yer verilmişti. Gümüldür ’deki bu önemli tesislere geçmeden önce şu ana kadar Katarlılara nerelerin satıldığına ve nerelerde gözleri olduğuna dair bir bilgilendirme yapmakta yarar görüyorum. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk hafızalarda hala tazeliğini koruyan, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir” konuşmasını 1937’de Sarıyer’de misafir olarak bulunduğu Kocataş Yalısı’nın önüne gelen halka yapıyordu. Atatürk’ü ağırlayan Kocataş Yalısı birçok kez el değiştirdi. Son sahibi ise Katarlı Alfardan ailesi. Yalı restore edilip bugün Six Sense Kocataş markasıyla otel ve rezidans olarak hizmette. Alfardan ailesi ise 2013’te Alternatif Bank’ı alarak girdiği Türkiye’de yatırımlara devam ediyor. Boğaz’da en lüks otellerden Mandarin Oriental’ın ortağı olan Alfardan, Antalya ve Bodrum’da satın aldığı arazilerinde de yine lüks otel yatırımlarına hazırlanıyor. 

Hatırlanacağı üzere Şeyh Temim bin Hamed es Sani’nin ziyareti sonrasında Katarlıların Türkiye’ye olan ilgisi arttı. Başta Kanal İstanbul güzergâhındaki araziler, Tank Palet Fabrikası, limanlar olmak üzere çok sayıda alım yaptılar. Bunların başında ise McDonald’s Türkiye, Finansbank (QNB Bank), Alternatif Bank (ABank), Digitürk, Banvit, Ankara merkezli Ankas, BMC, ERGO Portföy, Beymen Mağazacılık ve Ay Marka Mağazıcılık, Memorial Sağlık Grubu’nun yüzde 40’ı, ev tekstil zinciri English Home, Erbilgin Yalısı, Kanal İstanbul güzergâhında 44 dönüm arazi, Munamar ve Kontes Beach Otelleri geliyor.

Tüm bu yatırımların yanısıra Katarlıların Türkiye’den edindiği gayrimenkullerin Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın Kanal İstanbul güzergâhındaki arazisi ile sınırlı olmadığı ortaya çıktı. Kanal İstanbul güzergahında 44 dönüm arazi satın alan Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın yanısıra Katarlılar’ın Türkiye’de edindikleri gayrimenkullerin toplam yüz ölçümü 795 bin metrekare alana sahip. Yani toplam alan Türkiye’deki pek çok ilin yüzölçümünden çok daha fazla.

Tüm bu bilgileri bir kenara koyar ve yavaş yavaş İzmir bölgesi ve dolayısıyla Gümüldür sahillerine değinecek olursak çok sevdiğim büyüğümden ve dostumdan gelen bilgilerde aynen şu ifadelere yer veriliyor,

“Narlıdere İstihdam Okulu ve askeri alanı Seferihisar tatbikat alanına taşıyıp mevcut alanı kullanmak konusunda bazı duyumlar almıştım yıllar önce. Orası da şartlı bağış yapıldığı için dokunamamışlardı” ifadesini kullandıktan sonra gözlerini bu sefer Gümüldür sahillerine çevirdiklerini belirten dostum tarafıma ulaştırdığı iddialarına şöyle devam ediyor;

“Katarlılar epeydir Gümüldür kampına ve yanındaki Merkez Bankası kampına göz dikmiş durumda. Merkez Bankası kampı küçük bir kamp ama tesisleri çok güzel. Gümüldür kampı bir gurup Türk Hava Kuvvetleri’ne mensup subayın aralarında para toplayarak arsayı satın almaları ve devlete (Türk Hava Kuvvetleri’ne) bağışlamaları sonucunda yapılmıştır. Ancak bu ileri görüşlü hava kuvvetlerine bağlı subayların ilerde yaşanabilecek her türlü şartları göz önüne aldıkları için bazı tedbirleri de beraberinde aldıklarını düşünüyorum. O nedenle olacak ki şu an için bu tesisi Katarlılara satamıyorlar. Yanındaki Merkez Bankası arazisini küçük olduğu için Katarlılar istememiş. Merkez Bankası kampı tüm bunların ardından adeta atıl bir şekilde çürümeye terk edilmiş durumda ve Merkez Bankası personeline tahsis edilmiyor. Şimdilik durum bu şekilde. Bakalım ilerde neler göreceğiz.”

Önceki dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Katarlıların en çok yatırımlarını İstanbul’a yaptıklarını kaydederek, Bu taşınmazların toplam yüzölçümünün 489 bin 901 metrekare olduğunu ifade etmiş ve diğer illerle ilgili satın alınan yerleri şu şekilde belirtmişti; “Ankara’dan 393 bin metrekare, İzmir’den 32 bin metrekare. Eskişehir’den ise 423 bin metrekare arazi satın aldı. Bursa’dan 1 milyon 174 bin metrekare, Sakarya’dan 1 milyon 93 bin metrekare, Kocaeli’den 940 bin metrekare, Manisa’dan 607 bin metrekare arazi el değiştirdi.”

Katarlıların yatırımları ve satılanlar bunlarla da sınırlı değil. Borsa’nın yaklaşık yüzde 15’lik payı Katarlıların elindeyken 27 Kasım 2019’da imzalanan Su yönetimi alanında mutabakat zaptıyla Türkiye sularını işletme hakkı da Katar’a verilmiş. Evet sudan bahsediyorum. Düşünebiliyor musunuz 2019 yılından bu yana Türkiye sularının işletim hakkı Katarlıların elinde. Tüm bunların yanı sıra Tarım Bakanlığı yüzyılın çalışması adında başlattığı projeyle ülkemizin tarımsal varlıklarını holdingleştirmeye devam ediyor. Katarlıların da yer aldığı bu holdingleştirme çalışmasında Semerat Holding adını bundan sonraki süreçte daha çok duyacağımıza işaret ediliyor.

Bu noktada asıl sorulması gerekenlerden biri de Katarlılar “Niye” Türkiye’de sıfırdan yepyeni bir yatırım yapmıyor, niye istihdama katkıda bulunmuyor, niye Türkiye’nin üretimini arttıracak, istihdamına katkı sağlayacak yepyeni bir yatırım yapmıyor da, sürekli hep var olan, Türk insanının kaynakları ile yaratılmış hazırları alıyor? Gerçekten niye? Ve tabii herkesin aklındaki soru? “Niye hep Katar? Dünyada başka ülke mi yok da her şeyimizi bu Katar’a satıyoruz.” Bu “Niye”nin cevabı da bilinmiyor… 

Evet, tüm bu bilgilerin ışığında; Birileri bakar birileri yapar ama gerçekleri daima tarih yazar diyor tüm okurlarıma esenlikler diliyorum…