Mezuniyet Törenine Kıyafet Engeli
Dün Kocaeli Gebze ilçesinde yer alan Alaettin Kurt Anadolu Lisesi'nde bazı kız öğrencilerin "kıyafetleri açık olduğu" gerekçesiyle mezuniyet törenine alınmadığı, okul girişinde jandarma ve okul yöneticileri tarafından engellendiklerine ilişkin bazı görüntüler medyaya yansıdı.
Yetkililerin Sessizliği ve Tepkiler
21.yüzyılda tanık olduğumuz bu görüntüleri en az o çocuklar kadar şaşkın bir halde izledik ve gün boyu ümitle bekledik. Belki yetkililerden bunun yanlışlığını anlatan sağduyulu bir açıklama gelir diye. Nihayetinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin sessizliğini bozdu. Ancak söz konusu lise müdürünün açığa alınması beklenirken Bakan Tekin skandalı savundu. Sayın Bakan’a göre, lise müdürü gayet mantıklı bir başlangıç yapmış, bizim veliler olarak evde ilgilenemediğimiz çocuklarla ilgilenen bir sürü öğretmen -meğer bu- ‘basit bir olay’ yüzünden zan altında kalmış.
Bakan'ın Açıklaması
Akıl alır gibi değil! ‘Sayın Tekin, siz bu devletin bakanısınız, bu olay karşısında nasıl böyle bir açıklama yaparsınız’ diye tam yazıyı yazmaya başlamıştım ki, gelen tepkiler üzerine ikinci bir açıklama geldi. Sayın Bakan bu kez de, söz konusu olayın öğrencilerin yanlarında fazla kişi getirmesi nedeniyle yaşandığını savundu ve “Maalesef medyada bu tür olaylar speküle edilerek veriliyor. Olayın başlangıç noktası, okul müdürü bir kontenjan veriyor öğrencilere. Bir kapasite doğrultusunda misafir ediliyor öğrenciler ve misafirleri mezuniyet töreninde. Öğrenciler fazla kişi ile geldiği için yaşanmış bir olay. İlçe milli eğitim müdürümüz hızlıca olay yerine geliyor ve problemi çözüp hızlıca öğrencilerin mezuniyet törenine katılmasını sağlıyor. Yaşanmasını arzu etmediğimiz bir olay. Gerekli işlemleri yapacağız” dedi.
Tepkiler ve Talepler
Sayın Bakan, ne derseniz deyin toparlayamazsınız ve elbette ki gerekli işlemleri yapmalısınız. Okul müdürü olarak atadığınız kişi, gelen misafirlere birkaç sandalye ayarlamaktan aciz ise o da ayrı bir sorun olmakla birlikte, ne yani sadece bunun için mi okul kapısında o kadar tartışma yaşanmış, o çocuklar ağlatılmış, manevi kişilikleri rencide edilmiş o kadar kişinin içinde, jandarmaların önünde…
Eğitim ve Hukuk Üzerine
Öncelikle belirteyim ki, velilerimiz çocuklarını evde ilgilenemedikleri için okula göndermiyor; bu ülkenin geleceği için ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ yetiştirmek için gönderiyor. Dolayısıyla fedakarca çalışan, hukuka riayet eden öğretmenlerimize hiç kimsenin bir lafı sözü yok, hepsine saygı ve sevgimiz sonsuzdur.
Ancak anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Devletimizin bu özellikleri Anayasa’nın ikinci maddesinde vurgulanmıştır ve bu unsurlar Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini ve yönetim biçimini belirleyen niteliklerdir. Bu ilkelere göre devlet yönetimi halkın iradesine dayanır, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır, hukuk kuralları üstün olup, devletin bütün iş ve işlemleri yöneticilerin değer yargılarına göre değil, hukuk normlarına göre yürütülür!
Kadın Erkek Eşitliği ve Toplumsal Durum
Ülkemizde 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile kadın erkek eşitliği kabul edilmiştir. Bir asır önce kabul edilen bu eşitliğin toplumda fiilen hala sağlanamamış olması üzüntü vericidir. Türk kadınları olarak, zaman zaman sade vatandaşlardan gelen ayrımcılığı toplumda yasaya uygun zihniyet dönüşümünün henüz sağlanamamış olmasına bağlasak ve bununla sükunetle mücadele etmeye çalışsak da, yöneticilerden gelen ayrımcı uygulamalara tahammülümüzün kalmadığı bilinmelidir.
Cinsiyet Eşitliği
Bu olay esasında cinsiyet eşitliği konusunda ne kadar kötü bir durumda olduğumuzun açık göstergesidir. Kadına ayrımcılık, hem taraf olduğumuz CEDAW Sözleşmesiyle hem de Anayasamız ile yasaktır. Başörtülü kız çocuklarına ayrımcılık yapılması ne kadar yanlış ve hukuksuz (ve hukuksuzdu) ise, kısa etekli/kolsuz elbiseli kız çocuklarına yapılması da bir o kadar yanlış ve hukuksuzdur.
Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi
2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’ne göre, 146 ülke içerisinde 127. sıradayız ve Suudi Arabistan’ın bile gerisindeyiz. Yani cinsiyet eşitliği konusunda içler acısı durumdayız.
Milli Eğitim Bakanı'na Sorular
Milli Eğitim Bakanımıza buradan sormak istiyorum: Sayın Bakan, Suudi Arabistan’ın bile gerisinde kalmış olmamızı nasıl ve neyle açıklıyorsunuz veya açıklayabiliyor musunuz? Diğer ülkeler ileriye giderken biz niçin geriye gidiyoruz, bunun nedeni nedir? Müfredatımız niçin yap boz tahtasına çevrilmiştir? Kız çocuklarımız niçin bu tür ayrımcı uygulamalara muhatap kalmaktadır? Bu olay 90’lı yıllarda üniversitelere alınmayan başörtülü kız öğrencileri, o dönem genç kızlarımızın yaşadığı o hazin görüntüleri ve hak kayıplarını hatırlattı bizlere, her ikisi arasında herhangi bir fark var mıdır sizce? Tacizin tecavüzün böylesine yoğun yaşandığı bir ülkede elbette ki kız çocuklarımız giyim kuşamına kendini korumak için olsun dikkat etmelidir. Lakin giyim kuşam devletin müdahale edebileceği bir alan mıdır? Eğitim alanında bu kadar sorun varken sizce kurallara tabi tutulması ve üzerinde tartışma yaratılması gereken konu bu mudur ? Burada çocuklar okula değil mezuniyet törenine gitmektedir; özel bir günde özel bir kıyafet giyilmesi normal değil midir? Şayet kıyafeti fazlaca açıksa, bunu o çocuklara hatırlatacak olan aileleri midir? Yoksa okul müdürü ve jandarma mıdır? O çocukların okul kapısında öylesine rencide edilmesi normal midir? Bu ülkenin kadınları/kız çocukları; giyimiyle kuşamıyla daha ne kadar ötekileştirilecektir? Toplumda, tutum ve davranışlarına, kararlarına saygı duyulan bireyler olmak için daha ne kadar bekleyeceklerdir? En önemlisi eğitim hakkından tam anlamıyla ne zaman yararlanabileceklerdir?
Yetkilileri Göreve Çağırıyoruz
Netice olarak belirtmek isterim ki, hiçbir okul müdürünün veya yöneticinin çocukların onurunu zedelemeye, böyle bir gerekçeyle onları okul önünde rencide etmeye, kız çocuklarına ayrımcılık yapmaya hakkı yoktur!
Kadına ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın son bulması ve insan onuruna yaraşır bir yaşam hakkının herkes için sağlanması için yetkilileri göreve çağırıyoruz;
Anılan okul müdürünün ve vermiş olduğu kanunsuz emre itaat edenlerin derhal açığa alınmasını, haklarında idari ve cezai soruşturma yapılmasını ve verilen cezaların kamuoyu ile paylaşılmasını istiyoruz.
Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun doğal sonucu olan kadına şiddet, ülkemizin kanayan yarasıdır. Bu yarayı iyileştirmekse hepimizin insani ve öncelikli sorumluluğudur.