Ali İhsan Dilmen


KÖTÜLÜKTEN BESLENME AHLAKSIZLIĞI

Reenkarnasyon: insanın ölümden sonrası ile ilgili varlığını, kimlik değiştirerek yeniden var olacağı inancıdır.


Reenkarnasyon: insanın ölümden sonrası ile ilgili varlığını, kimlik değiştirerek yeniden var olacağı inancıdır.

İnsan tekil olarak öldükten sonra bir başka şekilde var olmaya ihtiyaç duyuyor olmalı ki, çok çok eskilerden beri yeniden varoluş hakkında bir inanca sahip olmuş, bu inanç üzerine düşünüp yazmış, gerekçeler üretmiş..

Biraz teoloji, dinler hakkında bilgi sahibi olanlar bu konuyu ucundan,kenarından bilir veya haberdardır.

Gözlemlerime göre, bazı insanlar ve ortak yalanlara inanmış toplumlarda benzer bir değişim vuku buluyor ve bu inanışa benzer sonuçlar söz konusu oluyor.

Zaman zaman çıkar, korku ve kin saikiyle bazı insanlar bir anda tam zıddı davranış ve düşünce sahibi olabiliyorlar..

Tıp dilinde, özellikle psikolojide buna çift kişiliklilik de deniliyor ama ben çift kişilik durumunun bunu karşılamadığını düşünüyorum.

Benzer şekilde değişim, sadece bireylerde olmuyor, böylesi değişimleri topluluklarda da görebiliyoruz.

Topluluklarda yaşanan değişimler toplumu kolay yönetmek isteyen; iktisadi, siyasi ve benzer sosyal alanlarda örgütlenmiş “ilizyonistler” eliyle oluyor.

Bu ilizyonistler kendilerine güvenen toplulukları onların hiç farkında olmayacakları şekilde ve tam zıddı duruma inkilap ettirebiliyorlar…

Öyle ki, bireylerin girdikleri bir mağazada alış veriş etme biçimlerini yönetecek şekilde onları “güdüleyebiliyor.”

Toplumu sömürmek isteyenler “Güdüleme” işini daha çok semboller ve grup aidiyetini asabiyeye dönüştürerek yapıyorlar.

Bu yöntem siyasette ve cemaatlerde daha çok kullanılıyor, içeriği ve kapsamı belirlenmeyen “Dava” diyerek kutsiyet yükledikleri söylemlerle insanları önce taraftar, sonrada fanatikleştirilerek “güdülenmeye” hazır hale getiriyorlar..

Burada ortaya çıkan değişimin büyük vebali elbette ve öncelikle kendilerine inanan toplulukların güvenlerini istismar edenleredir, ancak belirtmek gerekir ki, sorumluluğun bir kısmıda yalanlara inanan bireylere aittir.

Bireyler ortaya çıkanqa sorumluluktan muaf değildir.

“Ben kandırıldım” denilerek vebalden kurtulmaları mümkün olmaz.

Bu sebeple, bireyler ve topluluklar neyi neden yaptıkları hakkında zaman zaman “durum muhakemesi” yapabilmelidir ki, birileri tarafından güdülenmesinler ve bilinçleri ve davranışları üzerinde birbirine zıt kişiliklere dönüştürülmesinler.

Reenkarnasyon benzetmesi veya çift kişilik bu konuya ne kadar tarif eder bilmiyorum ama ben sadece gözlemlerimin zihnimde uyandırdıklarını paylaşmak istedim.

“İlizyonistler” kötülüğü “İyilik” gibi göstermek suretiyle beslenmektedirler.

Birey veya toplum gerçekten “ilizyonistlerin etki alanından” kurtulmak istiyorsa eğer, bireysel veya toplumsal karar süreçlerine evrilerek gerçek anlamda “düşünsel ve duygusal reenkarnasyonunu” gerçekleştirebilecek iradi tavrını gerçekleştirmelidir.

Vesselam.