Muhittin Nayman


Mehmet Metiner

Zehra vakfı Genel Başkanı merhum İzzeddin Yıldırım ile özel bir hukukumuz vardı.


Zehra vakfı Genel Başkanı merhum İzzeddin Yıldırım ile özel bir hukukumuz vardı.


 

İstanbul’a işim icabı ne kadar gelsem mutlaka ziyaret eder misafiri olurdum.


 

Kendileri de ne kadar Van’a gelseler mutlaka misafirim olurlardı.


 

Bazen saatlerce muhabet eder ülkemizdeki sosyal ve siyasal mevzular konusunda daha çok ben kendilerini dinlerdim.


 

Tam o aralar “Yeni Zemin” isimli bir dergi çıkarıyorlardı.


 

Dergi demokratik ortama ve sivil alanın gelişimine çok hizmet etti.


 

O derginin genel yayın yönetmenliğini uzun süre Yalçın Akdoğan yapmıştı.


 

Malum Yalçın Akdoğan daha sonra bir müddet Başbakan yardımcılığı yaptı.


 

İşte bu dergi de Mehmet Metiner’de yazılar yazıyordu.


 

Derginin formatı daha çok demokrasi ve sivil alan ile ilgili idi.


 

Ama Metinerin o aralar da ki duruşu herkesten çok keskin ve sert bir İrancılık yapmaktı.


 

İran gezilerini “şafağa on kala” gibi isimlerle çıkarıyor ve İran’ı ve “post modern rafiziliği” analata anlata bitiremiyordu.


 

Doğrusu bu kadar “radikal bir Hümeynicinin” o dergide yazı yazmasını oldukça garipsemiştim.


 

Bi ara rahmetliye dönerek ya Seyda bu adam malum niye buna yazı yazdırıyorsunuz size nasıl bir katkı sunuyor diye sormuştum.


 

Bana hayatım boyunca unutmayacağım çok enteresan bir cevap vermişti:


 

“Bak kardeşim dedi Mehmet Metiner isimli bu şahıs aynen şudur…….!”


 

Dedi ve artık ilave söze gerek bırakmadı.


 

O yüzden şu an ihtiyacımız var O’da bizim ihtiyacımızı karşılar şekilde davranıyor demişti.


 

Nokta nokta olarak boş bıraktığım yerleri maalesef yazamiyorum zira hakaret içerikliydi.


 

İkincisi gene yazamıyorum zira merhum hayatta değil sözümün kanıtı vefat etmiş.


 

Neden sonra ocak ayının soğuk bir kış gününde Vakfın Fatih’teki binasında karşılaştık Metinerle.


 

O gün rahmetlinin cenazesi teslim alınmıştı ve defin işlemleri yapılıyordu.


 

Binlerce kişinin katılımıyla Eyüp Sultanda ki mezarlığa defin edildi.


 

Merhum Mehmet Kutlular o gün cenazede çok tarihi bir konuşma yapmıştı.


 

O günü hiç unutamam Metiner çevreyi gaza getirmeye çalışıyordu sesinizi yükseltin bağırın çağırın çok görkemli bir cenaze töreni düzenleyin diyordu…!


 

Bu şahıs tam o sıralarda ya da bi müddet sonra o günkü HDP’ye katılmıştı ve bir ara genel başkan yardımcılığına kadar bile terfi etmişti.


 

Ordan da bilindiği üzere Akparti’ye geçti.


 

Akparti macerası bilindik bir hikayedir.

Anlatılacak özenilecek bir hikaye değildir.

O yüzden bu arayı es geçiyorum.


 

Bu şahıs bu aralar Doğu Perinçek ile mesai yapıyor.


 

İrancılık/Zehra Vakfı/Yeni Zemin/Hadepe/Akparti ve Doğu perinçek!


 

Daha neler neler…!


 

Ara sıra kulis sohbetlerinde bu şahıs “görevlidir” diyor birileri!


 

Efendim işte “teşkilatı mahsusanın kadrolu elemanıdır” falan filan…


 

Yok daha neler…


 

Ben hayatta inanmam diyorum!


 

Ve söyliyenlere şunu diyorum;


 

Ya arkadaş bu Mehmet Metiner ya bildiğimiz aşina olduğumuz Metinerdir diyorum onlara.


 

Daha başka ne olabilir ki!


 

Tövbe… Tövbe…