Göktan Ay


Millet İttifakı/ Altılı Masanın “YÖK” teklifi gerçekçi mi?!

Millet İttifakı’nı oluşturan Altılı masanın hazırladığı ve 2 Aralık'ta açıklanacak Anayasa teklifine göre; "Yükseköğretim Kurulu” kalkacak ve “rektörü akademisyenler seçecekmiş." Bu yeni değil...Geçmişteki seçim uygulamaları gözden geçirilmelidir.


Millet İttifakı’nı oluşturan Altılı masanın hazırladığı ve 2 Aralık'ta açıklanacak Anayasa teklifine göre; "Yükseköğretim Kurulu” kalkacak ve “rektörü akademisyenler seçecekmiş." Bu yeni değil...Geçmişteki seçim uygulamaları gözden geçirilmelidir.
Evet, 1982 yılında, çok az sayıdaki üniversiteyi bir hizaya çekmek/getirmek için kurulan YÖK, şu anda 207 üniversiteye bakıyor. Çok zor…
Doğrusu “Yükseköğretim ve Teknoloji Bakanlığı’nın kurulması MEB; okul öncesi, temel eğitim, orta-lise ve hayat boyu öğrenme ile ilgilenmeli, Yükseköğretim Genel Müdürlüğü kaldırılmalıdır. “Davul birinde tokmak birinde” ile doğru tempo yakalanamıyor.   21 yıllık AK Parti’nin bunu hala görememesi ilginçtir.
Evet, doğru; YÖK'ün eğitime zararı da oldu. 
Sürekli rektörü ve üniversiteleri  emri altına almaya çalıştı. Akademisyenleri sorunların içinde boğdu. 
Akademide "Prof. en iyi idarecidir" mantığı ile #Prof. saltanatı kurdu. Böylece, Prof. altı akademisyenlere sürekli engeller çıkarıldı. 
"Atı alanın Üsküdar'ı geçtiği" kararlar aldı. Pedagojik Formasyonu bir kaldırdı, bir koydu. 
Doç. olmak için “Yabancı Dili”, sürekli bilim/sanat çalışmalarından önde, hem de baraj olarak tuttu. 
“Denklikleri var” diye yurt dışındaki kurumlara gönderdiği yetişmiş gençleri, dönüş yolunda denklikleri kaldırarak ortada bıraktı.. 
Gerek varmış gibi 50d'li ve öncelikli alan Arş.Gör. kadroları çıkarttı. Aynı odada “farklı haklara” sahip akademisyenler oluşturdu. 
100/2000 Dr. programı doğru bir uygulamaydı, ama sonu gelmedi. 2000 kişi ortada kaldı. 
Kurumlardaki, çalışma barışını bozdu.
2018'de 7100 sy,yasa ile Y.Doç.Dr.'lara en büyük kazık atıldı ve - Sn. Cumhurbaşkanımızın talimatına rağmen, sonra ne anlatılıp ikna edildiyse- Doç.lik için önleri açılacakken, “Tenzili Rütbe” yapılarak Dr.Öğr.Üy. gibi ucube bir unvan ortaya atıldı. Ve, Gazi TBMM'nin Prof. unvanlı  Sn.MV'leri buna “evet” dedi. 
Akademinin tümörü olan, yabancı dil soruları cevapları verilen/çalan kişiler 2006'dan itibaren Doç. oldu, 2011'den sonra da Prof. oldu.5000 kişiden bahsediliyor.  Akademi  Hırsız Akademisyenler ile itibar kaybetti. 
Peki, bunlar kim(ler)in zamanında oldu? Yeni YÖK Başkanına; "YÖK Halısının altını tertemiz bırakıyorum" diyen, 8 yıllık eski Başkan Prof.Dr. M.Yekta Saraç zamanında…
Peki bunlar "oldu" diye, YÖK kalkmalı mı? 
Birliktelik nasıl sağlanacak?
Kaldırıldığı zaman ortak kanunları/çalışmaları/yönetmelikleri v.b. kim çıkaracak/uygulayacak? 
6’lı masanın teklifinde bakalım bir açıklamaya yer verilecek mi?
Oysa, YÖK Başkanı Sn Prof.Dr. Erol Özvar'ın elinde sihirli değnek var. 
Yönetim Kurulunu yeniledi. 
Çok KISA BİR ZAMANDA, 2023 girmeden yukarda belirtilen sorunları Sn Cumhurbaşkanımıza anlatarak, hayata geçirebilir. Hazır seçim ortamına girilmişken ve Ak Parti ve MHP'nin oya ihtiyacı varken…
Olur mu? 
Biz, o iradenin hem Sn Cumhurbaşkanımızda, hem  Sn Erol Özvar 'da olduğuna inanıyoruz... 
Tarihe geçmek böyle de olur!

Not (1) Altılı masa teklifindeki “Cumhurbaşkanı 7 yıl, Başbakan 4 yıl” olmaz. Çünkü, iki dönem 8 yıl olur ve CB'nın son bir yılı tartışmalarla geçer. Türkiye gerçekleri gözardı edilmemeli..
Tıpkı akademideki “Rektör 4 yıl, Dekan 3 yıl çatışması” gibi olur. Her şeyi çok yönlü düşünmek lazım. Rektör, görev süresi dolmadan atama yapıyor, yeni rektör atamak istemediği akademisyeni -istifa etmezse- kucağında buluyor ve atanmışsa 2 yıl daha çalışmak zorunda kalıyor. Bu başarıyı ve sorumluluğu da engeller. 
Not (2) Dekan atamaları rektöre bırakılmalı, rektörün görev süresi bittiğinde, onların da süresi otomatik olarak sona ermelidir. Başarı-başarısız rektör çıktısı böyle alınabilir. Ayrıca, Yükseköğretim Kurulu 'nun Dekan atamalarının "3 ayı bulması" sorun yaratıyor. YÖK'ün başka işleri olmalı.