Türk Milleti’ni en geniş bir bakış açısıyla temsil eden ve 6 partiden oluşan Millet İttifakı kişisel arzular ya da çıkarlar üzerine ortaya çıkmadı. Aksine tüm menfi duygulardan sıyrılarak Millet İttifakı’nın ortaya çıkışı bir gerekliliktir. Millet İttifakının yapısı Türk Milleti’nin karakteristik özelliklerinden olan tehlike durumunda vatanı korumaya yönelik bir koruma refleksidir. Temelinde bulunan bir takım ulusal kilit değerlerin mevcut iktidar ve erk tarafından yıpratılması ya da tamamen terk edilmesi Millet İttifakı etrafında milyonları birleştirmiştir. Mülk ve sermaye, kısa vadeli ve öngörülemez bir durumda serpilemez. Mülkiyetin gelişmediği toplumlarda da elbette hukuk vardır ancak mülkiyet, karmaşık ilişkilere yol açar ve korunması için rasyonel kurallara ihtiyaç duyar. Mülkiyetin eşitsizlik içerisinde iktidar erki tarafından ele geçirilmesi, bir takım unsurlara bahşedilmesi, Türk Milleti’nin içerisinde yeni sınıflar ortaya çıkarırken bir takım sınıfları da yok olmanın eşiğine getirmiştir. Zenginlik zenginlikle, fakirlik ise daha fazla fakirlikle örselenmiştir. Her defasında bir takım uygulamalar bir reçete gibi gösterilerek Türk Milleti’ne adeta baldıran zehri gibi içirilmiştir.
Adalet var olabilmesi ve bu varlığı sürdürebilmesi sürekli bir denetim, gözetim, dikkat ve güç gerektirir. Hukuk; gücü perdeleme, haklılaştırma, makul veya kabul edilir kılma konusunda kullanılmaya başlandığında adalet gölgelenir ve toplum güvensiz bir hal alır. Millet İttifakı işte bu ahval üzerine ince ince örülmüş ve hukukun aslına döndürülmesi gereksinimi üzerine bir refleks, karakteristik özellik ve tutum olarak ortaya çıkmıştır. Ancak hukuka tâbi olmanın toplumsal ve bireysel güvenlik ve zenginlik için son derece etkili bir yöntem olduğu tecrübesi gözümüzün önünde. Yine de hiçbir güç, kendiliğinden veya bir erdem ile sahip olduğu iktidarı bırakmak ya da daha gücünün bir kısmı da olsa vazgeçmek istemiyor. Tam da bu sebeple hukuka tâbi olmayı kendiliğinden ve çatışmasız biçimde kabul eden bir iktidar yok. Mevcut iktidarı az çok dengeleyebilecek ölçüde başka bir toplumsal güç ortaya çıkmadığı sürece, güç belli bir iktidarda yığılmakta ve bu durumda hukuk sadece bir araç konumunda kalmaktadır. İşte bunu değiştirici güç Milleti İttifakı’dır. Hukukun varlığı için ortaya çıkanların onları destekleyecek bir millete ihtiyacı var. Milletin refleksinin millete ihtiyacı var.
Türk Milleti’nin otoritesi kendisine aittir. Kendisini temsil edenlerin milletin üzerinde otorite kurması Mendel’in dediği gibi “ne aklama, ne argüman ne de açıklama getirmek zorunda kalmadan, tâbi olanların itaatini sağlayan iktidar” tanımına büründüğünde, olması gereken demokratik bir sistemde halkın güvenini alarak yönetime gelen bir grubun iktidarının kaynağında bu rıza haline getirmek için Millet İttifakı ortaya çıkmıştır. Adeta hakkın hak sahibine geri verilmesi gibi “Adalet” ve için “yargı bağımsızlığı”nın tesisi için anayasal ve yasal düzenlemelerle beraber yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmek üzere, “Temel Hak ve Hürriyetler” için insan onurunun dokunulmazlığını ve devletin insan onuruna saygı gösterme ve onu koruma yükümlülüğünü anayasal güvence altına almak üzere Millet İttifakı, Türk Milleti’nin bağrından doğmuştur.
20 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Türk milletinin şanlı tarihinin dönüm noktası 30 Ağustos’ta ki ayağın tozundan gözünün yaşına kadar bir olanların sevdası gibi, 18 Mart 1915’te Çanakkale Cephelerinde mevzilenen milletin evlatlarının kalp atışlarında ki “dönmemek üzere, vatan ilelebet” heyecanında ki gibi haklı refleks ile Millet İttifakı etrafında toplandılar.
Çünkü Millet İttifakı’nın her bir ferdi kemiğe dayanan bıçağı santim santim hisseden, geleceği gören, geleceği umutlarla annesinin helal sütünü bekleyen bir bebek gibi bekleyen, çekiç çekiç örslerde pişe pişe içinde ki istikbal duygusunu kaynatan, Türk Milleti’ni olması gereken yerde; yükseklerde görmek için kararına sahip çıkan bir Kuvayi Milliye ruhu taşımaktadır.
Şimdi daha iyi anlatacağız. Gördüklerimizi, bildiklerimizi, hayal ettiklerimizi, olması gerekenleri, olmaması gerekip olanları, hiç duymayan ve hiç bilmeyen kalmadı diyene kadar, sağır sultan bile duyana kadar, dinlete dinlete, inlete inlete daha iyi anlatacağız.
Kızmışlarımız kızmasınlar. Küsmüşlerimiz küsmesinler. Bu Milletin kaderidir. Kader olmasa kadir bilinmez. Kadrimiz çoktur. Dirayetimiz tıpkı ipeğe sarılmış çelik kadar serttir. 2. Tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimi için muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızda ki asil kanda mevcuttur. O kana güvenin. O kana güvenişin bir sonucu olarak ortaya çıkan Millet İttifakı’na güvenin.