İrfan Sönmez

Tarih: 18.04.2025 18:43

MİLLİ DEVLETİ TASFİYE KİMİN HEDEFİ?

Facebook Twitter Linked-in

Milli devletle problemli olan sadece etnik bölücüler değil. Bu konuda esas sorunlu olan AKP ve onun medyadaki kiralık kalemleridir.
Erdoğan baştan beri karşı olduğu milli devleti tasfiye için PKK’yı bahane olarak kullanıyor. Yeni yıkım süreci gündemde yokken de milli devlet hedefteydi. Bazı AKP’ yöneticilerinin “,”Türk olmaktan kurtulduk, Vatandaşlık tanımı değiştirilebilir, anayasanın ilk dört maddesi tartışılabilir” şeklindeki sözleri bu niyet ve amacın ürünüydü.
Birinci Çözüm Süreci başarısızlıkla bittiğinde, Hayrettin Karaman Yeni Şafak’ta Altan Tan’ı muhatap alan bir dizi yazı yazmıştı. “Kayıp Barış” isimli kitabıma aldığım bu yazılarda özet olarak: “ umutsuzluğa kapılınmamasını,
er geç bu sorunun çözüleceğini” belirtmiş, sonra da Altan Tan’a bazı şeyleri açıkça yazamadığı için yüz yüze görüşmede söyleyebileceğini ifade etmişti.
Yazının püf noktası, yazamıyorum dediği şeylerdi. Çünkü yazacağı şeyler kamuoyunun kabullenemeyeceği o tarih itibarıyla gizli tutulması gereken şeylerdi. Sabırla zamanını beklediler, önce zaten AKP’ye çalışan Bahçeli’nin dolaylı desteğini alenileştirdiler, ardından da harekete geçtiler. Bugün yapılan ve yapılması düşünülen her şey o gün iktidar fetvacısı Hayrettin Karaman’ın yazamadığı şeylerdi. Hedef -terörsüz Türkiye - sloganıyla milli devleti tasfiye ederek yerine milletler/ uluslar devletini ikame etmek. Her topluluğun ayrı bir baş çekeceği ortamı oluşturmak… Bunun sorunu daha da büyüteceğini biliyor ama bağlantıları ve köhnemiş ideolojik yapıları nedeniyle bundan vazgeçemiyorlar. Geçmişte kolay sömürmek için kim veya kimler başkanlık sistemini istemişse,bugün bu projeyi isteyenler de onlar.PKK ve terör olmasaydı bile bir gerekçe bulup Türkiye’yi ve devleti kimliksizleştireceklerdi. Geçmişte 15 Temmuz darbesi nasıl kullanıldıysa şimdi de -terörsüzlükle- toplum narkozlanıyor. Kibrinden etrafını görmeyen bir kısım milliyetçi yazar da bu projeye destek olarak felaketin alt yapısını hazırlıyor.
İsim bir kimliktir, bir isimden vaz geçmek kimlikten vaz geçmektir. Anayasadan Türklüğü çıkarmak da böyledir. Türkiye, adım adım 1900 şartlarına,milli mücadele öncesine dönüştürülüyor. Evet, terör bitmeli ama bunun karşılığı milli devletten, kimliğimizden, milli bütünlüğümüzden vazgeçmek olmamalıdır.

ZULÜM KARŞISINDA TARAFSIZ OLMAK

Bazı okuyucu yorumlarında İsrail ile Filistinlilere yapılan zulüm karşısında tarafsız olmayı savunan  yorumlar görüyorum. Devletler çıkarları gereği bazen taraflılıklarını açığa çıkarmadan yaparlar. Ama bu fertler için geçerli bir mazeret değildir.Kime yapılırsa yapılsın zulüm karşısında tarafsız olmak, o zulme destektir ve alçaklıktır. Taraf olunurken kimin zulme uğradığına bakılmaz, önemli olan bir halkın insanlık dışı muameleye tabi tutulmasıdır.Zalimin tek kimliği vardır bu kimlik etnik veya dini değildir ve adı zalimliktir. Mazlumun da tek kimliği vardır, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi vs değil mazlumluktur. Her mazlumun derdi ,insan olduğumuz kadar bizimde derdimizdir.
Ayrıca hicret adı altında bir halkın vatanlarından sürülmesine çanak tutmayı doğru bulmuyorum, bu İsrail ile aynı safta olmaktır. Ermenilerin tehcirinden dolayı bir asrı aşkın süredir Türk milletini suçlayanlar, Ermenileri niye sürdünüz diyenler, Filistinlilerin tehcirinin iyi bir şey olduğuna bizi ikna etmeye çalışıyorlar.Bunu da her zaman olduğu gibi dini kavramları kullanarak yapıyorlar.Bu Filistinlilere yardım değil,İsrail’in amaçlarına hizmettir. Doğru olan,soykırımı durdurmak, insanlığın vicdanını herekete geçirmek,çevre ülkelerle ortak bir politika oluşturmanın yollarını aramaktır. ABD/İsrail ikilisinin her çekilin dediği yerden çekilirseniz yarın size de şuradan çekilin diyebilirler. Onu diyememeleri Filistinlileri topraklarında tutmamıza bağlıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —