Yüksel Durak


Mutluluk ve Mutlu Son

TARAFTAR GÖZÜYLE SÜPER LİG; 2023-24 SEZONU BİR ŞAMPİYONLUK HİKÂYESİ-III


ŞAMPİYON CİM BOM BOM

Mutluluk ve Mutlu Son

 

Merhum Özdemir Asaf’tan esinlenerek;

Her şey aynı hızla kirlendi, futbol birinciliği kimseye bırakmadı…

 Desek.

 

 

2023-24 sezonunun ikinci devresi…

20. haftanın konuğu Kayseri’dir. Maç çok zorlu geçer. Nelsson’un gol attığı maçı Cim Bom, 86’da Mertens’in attığı gol ile 2-1 kazanır. 

Hakem Atilla Karaoğlan’ın geçerli saymadığı bir diğer Mertens golü akıllarda kaldı.

 

Fenerbahçe üstün oynadığı Gaziantep maçını zorlukla 1-0 kazandı. Maçın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu Gaziantep’ten Djilobodji ile Fenerbahçe’den Tadic, Fred ve Oosterwolde’ye karşı hoşgörülüydü. Bu oyuncular maçı kartsız tamamladı.

Beşiktaş Santos ile ilk maçında Karagümrük’ü 3-0 yendi.

Trabzon Antalya’da 1 puan ile yetindi, maç 1-1 bitti.

 

Haftanın söylemi Gaziantep’in şovmen teknik direktörü Sumudica’dan geldi; Rakibimiz Fenerbahçe Real Madrid’e karşı kazanmış ya da Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış gibi seviniyordu. Bu benim için daha iyi. Bu maçtan korktuklarını gösteriyordu.

 

21. hafta… Süper Lig’de Icardi, Dzeko ve Aboubakar ile bir santrfor rekabeti vardı. Bu rekabete Onuachu, Buksa, Manaj, Mouandilmadji, Draguş, Thiam gibi isimler katılmıştı. Gençlerden Erencan Yardımcı ve Enis Destan dikkat çekmişti. Tipik bir santrfor olmamasına karşın golleriyle Semih Kılıçsoy ben de varım demişti.

 

Trabzon her zaman bu ligin en zorlu deplasmanlarından biridir. Futbol kamuoyunda, zaten 2 puan geride olan Galatasaray’ın bu maçta da puan kaybı yaşayacağı gibi bir izlenim vardır ya da öyle bir algı çabası… Üstelik takımın eksikleri ciddidir. Boey de yoktur. Okan Buruk, yokluktan çıkarılan “yıldız sol bek Barış Alper Yılmaz’ı” bu maçta sağ beke alır. Sol bekte bir başka joker Kaan Ayhan’a görev verilir. Zaha santrforudur Galatasaray’ın. 

Bu maçta puan kaybedilse, taraftarın bir grubu, özellikle sosyal medyacı grubu, “Okan Buruk bu takımın hocası değil” teranelerine başlayabilirdi.

Ancak Akyazı’da müthiş bir maç oynanır. Cim Bom, Zaha (2), Kerem Aktürkoğlu (2) ve Kaan Ayhan’ın golleriyle maçı 5-1 kazanır.

Abdullah Avcı, “kompakt oynamazsak cezalandırılırız” diye özetler maçı. 

Maçın bir diğer iyi yanı Icardi’nin 5 dakika da olsa oyuna girmesi oldu.

 

Samsun düşme hattındaydı fakat bir oyun anlayışı vardı. Gisdol ile zorlu bir takım olacağının sinyallerini de vermişti. Ancak yine de Kadıköy’den 1 puan çıkarması büyük sürpriz olurdu ki çıkardı. Emre Kılıç’ın golü ile Fenerbahçe-Samsun maçı 1-1 bitti. 

Samsun’un kalecisi Okun Kocuk etkili bir performans ortaya koyarken Livakovic yediği golde hatalıydı.

Bahattin Şimşek’in yönettiği maçta hakem-VAR konuşulmaması maçın en önemli konularından biriydi. 

Bir de çift santrfor oynamak yerine Dzeko’yu oyundan alan İsmail Kartal eleştirilere maruz kaldı.

 

Zor durumda olmasına karşın sürprizlerin takımı Pendik “Yok artık!” dedirtti. Pendik, Santos’un Beşiktaş’ını 4-0 yendi.

 

22. haftada Rams Park/Ali Sami Yen’e gelen İstanbulspor, kale önüne bir “otobüs” çeker. Konuk takım bir de öne geçince savunmada saflar sıkılaştırılır. Bu arada konuk takım 2. golü de bulur. Ancak VAR hazretleri nadiren yaptığı bir şeyi yapar ve pozisyonu incelemeye alır. Atak başlangıç fazında Ali Yaşar’ın sakar penaltısı tespit edilir. Penaltıyı gole çeviren Kerem Aktürkoğlu neredeyse 0-2 olacak maçı 1-1’e getirir. 

İkinci devrede maçın sonlarına doğru bir gol daha atar Kerem. Ardından oyuna giren El-Turko’nun penaltısı gelir, Cim Bom maçı 3-1 kazanır.

Icardi’nin ofsayt nedeniyle sayılmayan golünde kural -IFAB, FIFA, UEFA- gözden geçirilmeli.     

 

Başakşehir konuk ettiği Fenerbahçe karşısında savunma ağırlıklı bir oyun oynadı. Figueiredo’nun 45+2’deki kırmızı kartıyla ev sahibi ikinci yarıyı 10 kişi oynadı. Yine de maç 0-0’a bağlanmış gibiydi. 90. dakikada Fenerbahçe’nin penaltısı geldi. Başakşehir kulübesi ve oyuncuları bu karta şiddetle itiraz etti, Keny kırmızı kart gördü.

Batshuayi’nin penaltı golüyle Fenerbahçe 1-0 kazandı. 

Beşiktaş-Adana Demirspor: 0-0

Rize-Trabzon: 1-0

 

23. haftaya direkler damga vurur. Galatasaray’ın, daha doğrusu direklerin Galatasaray ile bir sorunu vardır. Neredeyse her maçta bir şut direkten dönmektedir.

Tabii bir de Boey… 30 milyon avronun üstünde rekor bir transfer ücretiyle Bayern’e gider Boey. Angelino’nun verimsizliği nedeniyle sol bek olmadan oynayan takımın şimdi bir de sağ bek sorunu vardır. 

Gaziantep bunları bilircesine sağlam durur Ali Sami Yen’de. Cim Bom yüksek tempo ve baskılı oyunundan netice alamaz. İlk yarıyı da 1-0 önde kapatır konuk takım.

Devreye Zaha ile başlar Okan Buruk. Savruk olmasına rağmen takımı daha da öne taşımayı başarır Zaha. Attığı golle de eşitliği sağlar.

Icardi de iyi bir oyun ortaya koyar. İki golü ofsayt -kıl payı- kararıyla geçersiz sayılır. İki de penaltısı vardı Arjantinlinin lakin Arda Kardeşler ve VAR umursamaz. Ki Ertuğrul Ersoy-Icardi pozisyonu açık ve nettir.

Kaleci Nita direnir… Yetmez direkler direnir. Şutlar direklerde patlar ki Mertens’in müthiş şutu inanılmazdır. Top önce üst, sonra yan direğe vurup dışarı çıkar. 

Böylesi bir maçta puan kaybı hiç adil olmazdı. Barış Alper 89’da müthiş bir gol atar ve son sözü söyler; 2-1

  

Fenerbahçe’nin evindeki havası biraz bozulmuş gibidir. Samsun’dan sonra Ankaragücü de puan almak ister. Başkent’in sarı lacivertlileri maçta erken bir golle öne de geçer. Fenerbahçe maçı çevirir, 30’da 2-1 öne geçer.

Futbolda kısmet/şans her zaman göz ardı edilemeyecek bir faktördür.

Cengiz Ünder orta yapar, gol olur… Morutan füzeyi gönderir, Livakovic minik teması ile top direkte patlar.

Hakem Cihan Aydın iyiydi. Aydın’da bir hakemlik kumaşı var. Hakem kıtlığında bu fırsatı iyi değerlendirmek doğrusu kendi elinde… 

 

Beşiktaş Sivas’ta dondu. Manaj’ın golüyle Sivas maçı 1-0 kazandı.

Trabzon evinde Kasımpaşa’ya 3-2 kaybetti.

 

Haftanın söyleminde hakem yorumcuları vardı (Gaziantepli oyuncunun top-el temasına…); oyuncu niye elle oynasın?

Nereden bilinsin üstatlar… Siz bilmiyorsanız…

 

24. hafta içinde yine Ali Koç gündemdi. Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu Toplantısında yaptığı konuşmada “Utanma, üzülme, riyakârlık... Hiç böyle şeyleri yok. Utanma refleksi olmayan camia” dedi.

Yönetimlere hakaret ve ithamlar da kabul edilemez elbette ama “camia” hiç olmaz. Buna yurdun ve dünyanın her yerindeki Galatasaraylılar dâhil olur ki kimsenin böyle bir şeye hakkı yoktur. Haddi de değildir.

 

Gözler Samsun’dadır. Ancak artık oyun ritmini tamamen tutturmuş ve oyun anlayışını rakibe kabul ettiren bir Galatasaray vardır sahada. Bunu engellemenin tek yolu maçların ertelenmesidir ki kimsenin aklına gelmedi. 

Nelsson ve Barış Alper Yılmaz’ın golleriyle 11. dakikada skoru 2-0’a getirir takım. Kalan bölüm Cim Bom’un istediği şekilde oynanır. Samsun’un ara ara zorlamaları sonuç vermez. Ev sahibi tek fırsatı Holse ile yakalar ancak Muslera izin vermez. Maç iki golle biter.

Bu maçta R. van Drongelen-Barış Alper eşleşmesi fazlasıyla ilginçti. Hollandalı zaman zaman kontrolü kaybetti. Gisdol bunu gördü ve oyuncusunu yanına aldı fakat almasaydı da Tugay Kaan Numanoğlu’nun göreceği yoktu.

Erman Toroğlu, Kaan Ayhan’ın şutunda “el temasını” gösteremeyen yayıncı kuruluşu çok eleştirdi ki haklıydı… 

 

İkinci yarıda Antalya daha iyi oynasa da Fenerbahçe beklenenden daha rahat kazandı. 2-0 ile 3 puanı cebine koyarak İstanbul’a döndü.

Beşiktaş, Semih Kılıçsoy’un golleriyle Trabzon’u 2-0 yendi.

 

25. hafta… Bu ligde rakiplerin en çok korkması gereken şey Cim Bom’un oyun ritmini tam anlamıyla tutturmasıdır. Oyun ritmiyle birlikte oyun anlayışı ve güven/özgüven ile Galatasaray’ı durdurmak hiç de kolay bir iş değildir. Aksine çok ama çok zor bir iştir.

Galatasaray konuk ettiği Başakşehir’i Barış Alper ve Mertens’in yarım saat içinde attığı 2 golle yener. Baştan sona üstün ve rahat bir oyun oynayan Cim Bom’da sorun, sakatlık sonrası dönüşte El-Turko’nun suskunluğudur. Ancak giderek artan korkutucu formlarıyla Barış Alper ve Mertens açığı kapatmaktadır.

 

Hakem Cihan Aydın, daha birinci dakikada Mertens’e gösterdiği kartta haklıydı. Ancak aynı hakemin, Mertens’in ayağına iki kez basılmasını kaçırması yakışık almadı.

Barış Alper centilmenliğiyle de dikkat çekmeye başladı. “Sevimli haşarı” biri görünümünde olan Barış Alper, hakemin korner kararında topun kendisinden çıktığını söyleyerek kararı düzelttirdi.

Fenerbahçe’nin konuğu Alanya’ydı. Alanya düşme hattına yakın sayılabilirdi. Fakat Fatih Tekke’nin takımının oynamaya çalıştığı bir oyun vardı. Zorlu maçta 2-2 berabere kalan Alanya Kadıköy’den 1 puanı alıp gitti.

Bu sonuçla Galatasaray, 2 puan farkla liderlik koltuğuna oturdu. Buralarda dümene geçen Galatasaray’ın liderliği bıraktığı pek görülmüş bir şey değildi.

Trabzon kazanamama serisine son verdi ve Hatay’ı 2-0 mağlup etti.

Beşiktaş Kayseri’den 0-0’la döndü.

 

Haftanın söylemi Fenerbahçeli Rıdvan Dilmen’den geldi; VAR operatörünün ofsayt çizgisini 1 cm oynatmasıyla Fenerbahçe şampiyonluk kaybetti. Çağırsınlar Kulüpler Birliği'nden ispat edeyim.

Çok iddialı bir söylemdi bu. Dilmen’in haklı ya da haksız olmasından öte bu sezonda sadece ve sadece bu hata mı yapılmıştı? Başka hiçbir hata olmamış mıydı? Koskoca sezon tek bir hatayla mı geçmişti? Eğer öyleyse, muhteşem bir sezondu bu yahu! Üstelik maçları bile tek bir hata ile bitiremezken.

Buna karşın Tadic’in konuşması gayet açık ve netti; Eğer şampiyon olmak istiyorsak Alanyaspor’a puan kaybetmemeliyiz. 

 

26. hafta öncesi Ali Koç yine gündemdeydi; “Son 13 yılda Fenerbahçe’nin 1 şampiyonluğu var. Bunu sadece sportif sebeplerle açıklayamazsınız. Bazı kulüpler planlanarak şampiyon yapıldı, ne destekler verildiğini gördünüz…”

Destekler! Muallak bir ifade... Planları da herkesin bilmesi mümkün değildi elbette. O zaman ispatı gerekmez miydi?

Bu ülkede konuşanlar, sözlerini ispatla yükümlü olsaydı, ülkeyi derin bir sessizlik kaplardı.

 

Hafta içinde Sparta Prag, UEFA Avrupa Ligi maçı için gelmişti Ali Sami Yen’e. Çok zorlu maçta Muslera kurtarışlarının yanı sıra net bir golü de önledi, sonra Icardi attı. Cim Bom maçı 3-2 kazandı.

 

Galatasaray henüz 15 dakika dolmadan Ankara deplasmanında Kerem Demirbay ve Sanchez’in golleri ile 2-0’ı yakalar. Ardından Icardi’nin penaltısı gelir. 

İkinci yarıda akıllarda Sparta ile oynanacak rövanş vardı.

Bu maçta yeni transfer Derrick Köhn sol bekte yerini aldı. Buna en çok Barış Alper sevinmiştir. Sağ bek Aurier’de sakatlıktan dönerse artık yerinde oynayabilecektir BAY…

 

Fenerbahçe, ilk yarısını 1-0 geride kapattığı maçta ev sahibi Rize’yi 3-1 yenmeyi başardı.

Beşiktaş-Konya: 2-0

Pendik-Trabzon: 0-2

 

İsmail Kartal haftanın söylemine imza attı; Erkek gibi oynadık.

Fenerbahçeli eski futbolcu ve yorumcu Abdülkerim Durmaz’dan yorum geldi; Erkeğin gibisi olmaz. Siz zaten erkeksiniz.

 

27. hafta karışık başladı. PFDK Icardi’ye 1 maç ceza verdi, Tahkim onadı. Sonuç; İsa’ya da Musa’ya da yaranılamadı.

 

Galatasaray Prag deplasmanından ağır bir skorla (4-1) döndü ve Avrupa’ya veda etti. Bu maç doğrudan hakeme bağlanılamaz fakat Taylor’un İngiliz işi ince işçiliği de göz ardı edilemezdi. 

 

Rams Park/Ali Sami Yen’de Cim Bom’un rakibi sadece Antalya değildir. Ligin en iyi hakemleri arasında gösterilen Abdulkadir Bitigen ve VAR da vardır. Evet, Galatasaray için hayli kolay bir penaltı kararı verilir fakat Icardi’ye yapılan ihlaller görmezden gelinir. Vinicius’un golü de çok kolay iptal edilir.

Galatasaray Kerem Aktürkoğlu’nun 2 golüyle 2-1 kazanır maçı 

 

Fenerbahçe evinde Kasımpaşa’yı 90+6’da attığı golle 2-1 yendi fakat Cihan Aydın bu maçı derhal unutulacak maçlar listesine almalıydı. Fenerbahçe’yi kolladı, Kasımpaşa’yı ezdi denemezdi elbette fakat VAR’da Erkan Engin ile birlikte çok kötü maç yönetti.

Trabzon Adana Demirspor’u 1-0 yendi. Beşiktaş’ta İstanbulspor’u 2-0 ile geçti.

 

28. haftada Türkiye Kupası mesaisi vardı. Galatasaray (Karagümrük’e karşı) ve Fenerbahçe (Ankaragücü’ne karşı) kupaya veda etti. 

Şampiyonlar Ligi değil ancak UEFA Avrupa Ligi Kupası ile sezona 4 kupa iddiası ile giren Galatasaray ikisinden vazgeçmişti böylece. Fenerbahçe’nin 4 kupa iddiası ise üçe düşmüştü.

Beşiktaş-Ankaragücü ve Trabzon-Karagümrük ise kupada devam etti.

 

Derbide Beşiktaş’ın konuğuydu Galatasaray. 

Daha 2. dakikada El-Musrati’nin kendi kalesine attığı golle Cim Bom 1-0 öne geçer. Kalan uzun bölümde Beşiktaş Muslera’yı fazla zorlayamaz. Galatasaray’da daha çok orta saha mücadelesi olarak oynar oyunu. 1-0 galibiyet ve 3 puanla döner evine Galatasaray. 

Fenerbahçe’nin kazandığı haftada derbide puan kaybı liderliğe veda demekti fakat buna izin vermedi Cim Bom.

Okan Buruk’un derbi performansları gerçekten takdire değer.

Bu maçta Cenk Tosun’un hırsına bir şey denemezdi ancak sinirli ve agresif olmasının bir izahı yoktu sanki. 

 

Küme düşme hattındaki Hatay evinde Fenerbahçe’yi ağırladı. Hatay pek bir varlık gösteremedi, Fenerbahçe maçı 2-0 kazandı.

Trabzon, Alanya’dan 3-1’lik yenilgi ile döndü.

 

29. hafta için solakların haftası dense yeridir. 

Fenerbahçe Konferans Ligi’nde Union Saint-Gillose takımını Belçika’da 3-0 yendi.

 

Evinde uzun süre bir yenilmezlik serisi vardı Galatasaray’ın. Son 32 maçta 30 kez kazanırken 2 kez berabere kalmıştı. Ayrıca galibiyet serisini de devam ettirmek istiyordu Cim Bom.

Maçın başında Rize’nin üstüne baskıyı kurar Galatasaray ve Köhn’ün erken golüyle skoru yakalar. Ardından Torreira sarı kırmızı formayla ilk golünü atar. Kerem Demirbay’ın 3 ve Icardi’nin golleriyle maçı 6-2 kazanır takım. 

Galatasaray’ın kazandığı penaltıyı Icardi Kerem Demirbay’a hediye etti. Demirbay penaltı golüyle ilk üçlemesini (hat-trick) yapmış oldu.

Güzel maçın can sıkıcı yanı Kaan Ayhan ve Mithat Pala’nın sakatlanarak oyunu terk etmeleri oldu.

 

Pendik bir sürprize de Kadıköy’de çok yaklaştı doğrusu. 70’te Welinton’un kırmızısından sonra 10 kişi kalan konuk takım 85. dakikaya 1-1’lik skorla girdi. Sonra bir penaltı arkasından gelen 2 gole engel olamadı Pendik ve Fenerbahçe maçı 4-1 kazandı.

Bu maç, hakem-VAR yönetimi açısından çok tartışmalı bir maç oldu. Sahada Kadir Sağlam adında düdük çalan biri vardı lakin bir hakem olduğunu söylemek zordu.

Sergio Leone’nin Clint Eastwood, Lee Van Cleef ve Eli Wallach ile “İyi, Kötü ve Çirkin” filminden ilhamla iyiyi seçmek zordu ama Kadir Sağlam ve Mert Hakan Yandaş dikkat çeken isimlerdi. 

Alanya maçını kaybeden Trabzon’da Abdullah Avcı “oyun olarak kazandık” demişti. Haklıymış hoca. Takım Karagümrük’ü 5-1 yendi.

Beşiktaş Gaziantep’te 2-0 kaybetti.

 

30. hafta… Futbol ve TFF kapansa yeriydi yani… 

Ligin boyu kısaldıkça Başkan Ali Koç’un öfkesi artıyor, gerginlik tırmanıyordu. Ali Koç’un Galatasaray için “Beka sorunu” nitelemesi ve “FETÖ” imaları inanılmazdı. 

Galatasaray’dan cevap geldi; psikolojide yansıtma…

Bir cevapta Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya’dan geldi. Özkaya Thiam ve Samu Saiz transferlerinde sorun olmadığını açıkladı.

Bir de “ortak dost” sorunumuz oldu. Başkan Ali Koç’un ifadesine göre bir ortak dost, Dursun Özbek’in kendisi ile görüşmek istediğini söylemişti. Başkan Dursun Özbek, önerinin ortak dosttan geldiğini açıkladı.

İddialar havada uçuşuyorken taraftarların ve futbolseverlerin kimin doğru söylediğini bilmesi imkânsızdı. Memlekette bu işleri ortaya çıkaracak bir medya olmadığından her şey havada kalıyordu. 

Ancak Ali Koç’un açıklamaları üst üste konduğunda çıkan sonuç kendisine “sır” verilmemesi gerektiğiydi. 

Biz de bunlar olurken Premier Lig’de Liverpool-Manchester City maçı vardı. Maçın güzelliği bir yana ortaya konulan oyun ahlakıydı… İngilizlerin futbol ahlakı dünyaya egemen olsa gerçekten yeryüzünde bir sorun kalmazdı.

Ve Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Kloop: İşimi iyi yaptığımı biliyorum. Pep Guardiola beni çok geliştirdi. Dünyanın en iyisi o. 

Buyurun, söz sizde…

 

Mauro Emanuel Icardi Rivero… Benim tanımımla El-Turko. Galatasaray’da neredeyse hemen her maçta hikâyeler yazdı. Ancak bir Kasımpaşa maçı var ki…

Galatasaray Kasımpaşa’ya konuktu. Kasımpaşa ligin rahat takımlarından biriydi ve oturmuş bir oyun anlayışı vardı. Hajradinovic ve Aytaç Kara kariyer sezonu yaşıyordu. Onlara Nuno da Costa da katılınca takım çok zorlu bir ekip haline geliyordu. Ama karşısında puan kaybına tahammülü olmayan Galatasaray vardı bu defa.

Mertens şık bir golle takımını 1-0 öne geçirir. Ardından Icardi kendi kalesine golü atar ve skora eşitlik gelir. Tabiri caiz ise Arjantinlinin böylece atmadığı gol kalmamıştır. 

İkinci yarının başında bu defa Kasımpaşa’ya atar Icardi ve skoru 2-1’e getirir. Cim Bom tam rahatlayacakken Aytaç Kara ve Costa golleriyle Paşa 3-2 öne geçer. 

Zaha ile kazanılan penaltıyı Icardi kaleciye teslim eder ve beraberlik şansını kaçırır takım. Taraftar endişelenir; uzun süredir unutulan puan kaybı bu maçta mı yaşanacaktır. Hayır… Daha önce de yaptığı gibi kaçırdığı penaltıdan sonra yine atar Icardi, Cim Bom 83’te beraberliği yakalar. Sonrası Galatasaray fırtınasıdır fakat gol gelmez. 90’da Icardi yine vurur ve bu sene alışkanlık haline gelen direkten dönme pozisyonu yaşanır bir kez daha. Taraftar eyvah derken dönen topu Vinicius filelere gönderir.

Kasımpaşa-Galatasaray: 3-4 

Bu gol, Barış Alper’in Gaziantep’e attığı ve şampiyonluk kliplerine girebilecek golünün yerini aldı gibi. Vinicius’un golü Mitroglou’nun golünü akıllara getirdi. 2019 yılında Mitroglou, berabere bitmekte olan Akhisar maçının son dakikasında GS’deki ilk ve tek golünü atmış, o gol şampiyonluktaki en önemli gollerden biri olarak kayıtlara geçmişti. 

Hakem Atilla Karaoğlan, sezonun en iyi maçlarından birini yönetti doğrusu. VAR’ı beklemeden verdiği kararlar uygun ve yerindeydi. Oysa en azından skor açısından zorlu bir maçtı bu.   

 

Trabzon-Fenerbahçe: 2-3

Elbette kazanan Fenerbahçe oldu. Trabzon 2-0’dan sonra müthiş bir direnç ve oyunla skoru 2-2’ye getirdi. Normal bir maç oynansaydı, Abdullah Avcı’nın maç sonu konuşması çok keyifli olurdu.

Kaybeden ve kaybettiren Trabzon tribünleri oldu. Taraftarın takımına zarar vermesi için bir senaryo yazılsaydı bu kadarı yazılamazdı. Sahaya madde/yabancı madde/yanıcı madde atmak… Oyunu durdurmak… Takımının ivmesini bozmak… Maç sonu sahaya girmek… Sonrasında 6 maçı seyircisiz oynamak… 

Fayda-zarar denkleminde düşünmeye gerek yok bütün bunların kime yaradığını anlamak için.

Maçın hakemi Halil Umut Meler’di. Pes yani! Böylesi bir hakem şanssızlığı… Nedir bu kardeşim… Bir sezonda bir hakemin başına bu kadar iş gelir mi? Üstelik Meler, ülkemizi Avrupa Şampiyonası’nda temsil edecek UEFA nezdindeki elit hakemimiz.

Tabii bu arada maçın çirkinleri ve çirkinleştirenleri vardı; Mert Hakan Yandaş, İrfan Can Eğribayat, Oosterwolde ve benzerleri. Bir de olayların içinde Emre Kartal vardı. 

Santos ile Beşiktaş cephesinde değişen bir şey yoktu. Takım evinde Antalya’ya 2-1 yenildi.

 

Haftanın söyleminde Okan Buruk imzası vardı; Ali Koç’un benimle ilgili söylemini anlamadım. Hakem arkadaşım yok. Keşke olsaydı. Keşke hepimizin olsaydı. Keşke Ali Koç’un da olsaydı.

 

31. hafta öncesinde milli maç arası vardı yine. A Milli Takım hazırlık maçlarında Macaristan’a 1-0, Avusturya’ya ise tam 6-1 yenildi. Kendisine övgüler düzülen Montella bir anda eleştirilerin odağı haline getirilip yerin dibine sokuldu. Olağandı bu bizde…

 

Trabzon maçı sonra gündem yine Ali Koç’tu. Başkan ligden çekilme kartını sahaya sürdü. Bu kartı sanki yıllar önce Ali Şen’de sürümüştü. 

Süper Kupa maçının ertelenmesini istedi. Süper Kupa maçına yabancı hakemler istedi. Bu kararlar için stadyumda geniş katılımlı bir kongre yaptı. Kongre sonrası ligden çekilme kararının 3 ay ertelendiğini söyledi. Ancak Başkan, seçimde aday olmayacağını açıklamıştı sanki.

Konuşmalarından çıkan iki manşet rahatsız ediciydi;

Tadic, Dzeko, Mert Hakan… Çıkın ne yapacaksanız yapın şampiyon olun…

Kaldı ki Mert Hakan Yandaş sezon boyu ilk 11 oynamış, formda ve takıma büyük katkılar vermiş bir oyuncu değildi bu sezon.

Çıkın oynayın” yerine “ne yapacaksanız yapın” ifadesi tuhaftı.

İkinci husus ise “Fenerbahçe seni de not etti. Sen camianda popüler olabilirsin ama her gece yatarken bizi düşün. Özellikle de benim başkanlığım bitince” diyerek Erden Timur’u tehdit etmesiydi.

İkinci hususun Icardi’nin diline düşeceğini hiç kimse tahmin edememiştir.

 

Galatasaray evinde Hatay’ı Icardi’nin golüyle 1-0 yener. 

Maçın dikkat çekici istatistiği 28 şutta sadece 4’ünün isabetli olmasıydı.

 

Fenerbahçe Kadıköy’de Adana Demirspor’u 4-2 ile geçti.

Trabzon Konya’da 3-1 kazandı ve yeşil beyazlıları ateş hattının göbeğine attı.

Maçın başlama vuruşundan sonra Trabzonlu 11 futbolcu 1 dakika kendi yarı sahalarında omuz omuza durmaları harika bir protestoydu. Fakat bunu görecek medya yoktu maalesef.

Başakşehir Beşiktaş maçı 1-1 bitti.

 

32. hafta için futbolseverler beklemek zorundaydı. Çünkü bir türlü oynanamayan Süper Kupa maçı Şanlıurfa’da oynanacaktı. Fenerbahçe as takımın yerine U-19 takımını götürdü Şanlıurfa’ya. İsmail Kartal takımın başında değildi, sağlık sorunları nedeniyle 3 günlük rapor almıştı ki bu Türk futbolunda bir ilk olabilir. Maçın başlama düdüğünden sonra U-19 takımı sahadan çekilecekti. 

Maç başladı, çocuklar biraz basar gibi oldu Galatasaraylılara… Ne oluyor derken Icardi golü atıverdi. Başlama vuruşu yapmayan Fenerbahçeli çocuklar sahadan çekildi.

Fenerbahçe ezeli rakibine bir kupayı hediye etmiş oldu.

Fenerbahçe Süper Kupa’nın ardından Olimpiakos’a Pire’de ilk maçı 3-2 kaybetti.

TTF, 18 Temmuz’da seçimli kongre kararını açıkladı. 

 

Alanya deplasmanı Cim Bom için belki de sezonun en zorlu maçıydı. Medya öyle diyordu. Galatasaray’ın puan kaybedeceği maç bu maç olabilirdi. Sosyal medyacılarda tarihin en önemli maçı diyenler bile vardı.

Galatasaray söylenenlerle yazılanları hiç duymamış gibidir. Takım Barış Alper Yılmaz (2), Ziyech ve Icardi’nin golleriyle maçı 4-0 kazanıp İstanbul’a döner.

  

İstediği hiçbir şeyi kabul ettiremeyen Fenerbahçe Karagümrük’ü 2-1 yendi. Tolunay Kafka ve Karagümrük cephesi Fenerbahçe ile bir sorunlarının olmadığını belirterek Hakem Tugay Kaan Numanoğlu’na büyük tepki gösterdi.

Beşiktaş Samsun ile 1-1 berabere kaldı, Santos kaybetti. Yönetim Santos ile yolların ayrıldığını açıkladı.

Konya galibi Trabzon boş tribünler önünde Sivas’a 1-0 yenildi. 

 

İki demeç haftaya damga vurdu;

İsmail Kartal (FB teknik direktörü): Futbolun kalbini biliyorum.

Samet Aybaba (BJK’li futbolculara): 6 antrenör değiştirdiniz. Helal olsun! 

Bir de Okan Buruk’un “İyi oyunculara ve iyi insanlara sahibiz” sözü dikkat çekiciydi.

 

33. hafta öncesinde federasyon ani bir kararla VAR odasında yabancı hakemlerin görevlendirileceğini açıkladı. Böylece Fenerbahçe’nin bir isteği kısmen de olsa yerine getirilmiş oldu.

Yunanistan’da böylesi tartışmalar var mıydı? Olimpiakos hangi tartışmaların içindeydi bilinmez ama Kadıköy’de sağlam durdu Yunanlılar. Erken bir gol yemelerine karşın maçı 1-0 bitirerek uzatmalara götürmeyi ve skoru uzatmalarda da korumayı başardı, Fenerbahçe penaltı atışları sonucu Konferans Ligi’ne veda etti. 4 kupadan elde sadece Süper Lig şampiyonluğu kaldı. 

 

Yavaş ve durgun bir oyun vardır Rams Park/Ali Sami Yen’de. Böyle bir oyunda Pendik bir sürprize ima atabilir mi derken “Düğüm Çözücü” Icardi sahne alır yine. Önce oyunu kurar, son pasta müthiş bir vuruşla golünü atar. Ardından Abdülkerim Bardakçı, Mertens ve Kerem Aktürkoğlu’nun golleriyle 4-1 kazanır Cim Bom. 

 

Fenerbahçe Sivas deplasmanındaydı. 90. dakika geldiğinde sarı lacivertliler 2-1 öndeydi. Ancak bir kontratakta Manaj Livakovic ile karşı karşıya kaldı. Djiku’nun müdahale çabası ve ardından Livakovic’in teması ile yerde kaldı Manaj. Hakem devam dedi ancak VAR’dan inceleme tavsiyesi geldi.

VAR odasında hiçbir yerli hakem bu pozisyonda inceleme tavsiyesi vermez, müdahale cesareti gösteremezdi. En azından görmezden gelir sorumluluğu maçın hakemi Cihan Aydın’a bırakırdı. Ancak VAR odasındaki Alman inceleme için çağırmıştı hakemi. Cihan Aydın penaltı kararı verdi, Manaj attı, maç 2-2 bitti… Fenerbahçe 2 puan kaybetti.

Şimdi 5 hafta kala 4 puanlık fark çok büyüktü. Kapatmaya tek maç yetmiyordu. 

Yorumcular ve eski hakemlerin çoğunluğu pozisyona penaltı dese de değil diyenler de vardı. Ama asıl tartışma VAR müdahale eder edemez konusunda çıktı.

İşin asıl ilginç yanı bu tartışmalara Fenerbahçe camiasının katılmaması oldu. Sessiz kaldı bu defa Fenerbahçe. 

Santos’un yerine gelen Serdar Topraktepe ile Beşiktaş Ankaragücü’nü 2-0 mağlup etti.

Haftası haftayı tutmayan Trabzon Kayseri’de 2-1 kazandı. 

 

İlginç iki söylem geldi;

İsmail Kartal (FB TD): Puan farkının açıldığına inanmıyorum…

Bülent Uygun (Sivas TD): Takımın üzerinde oluşan bir entropi var. Bununla beraber oluşan anksiyeteler var.

 

34. hafta… Şampiyonluk yarışında Galatasaray’ın eli çok güçlenirken ligde kalma mücadelesinde zorluk artarak devam ediyordu.

 

Adana deplasmanında maç heyecanlı geçer. Adana Demirspor’da ciddi pozisyonlar üretir fakat kalede Muslera vardır.

Üstüne asist kralı (Mertens) vardır… Golcü (Icardi) vardır. 

Cim Bom Ziyech, Kerem Demirbay ve Icardi’nin golleriyle 3-0 kazanır ve evine huzurla döner.

 

Sessiz Fenerbahçe, 25. dakikada 10 kişi kalan Beşiktaş’ı 2-1 yendi. Sessiz kaldı Fenerbahçe yine.

Trabzon, sakatlıktan dönen Onuachu fırtınası ile Gaziantep’i 4-2 yendi.

 

 

35. hafta… 

Hafta içinde Sivas’ın acar golcüsü Manaj’ın oynamayacağına dair söylentiler vardı fakat…   

Sivas Rams Park/Ali Sami Yen’e Manaj’ın da olduğu kadrosuyla çıktığında taraftar “penaltımsı” sözüne tepkisi nedeniyle tezahüratı en yüksek perdeden açar. Cim Bom’da oyuna fırtına gibi başlar. Ziyech (2), Mertens (2) ve El-Turko’nun (2) golleriyle rakibini 6-1 yener.

Galatasaraylı taraftarların sosyal medya hesaplarında “altımsı, altımsı bülentimsi” ifadeleri başı çekti.

Bülent Uygun’un maç sonu basın toplantısı sadece 40 saniye sürdü.

 

Konya deplasmanında Fenerbahçe için 3 puan olmazsa olmazdı fakat Konya’da puan alamazsa ligde kalma hesabı tutmayabilirdi. Fenerbahçe’nin baştan sona üstün oynadığı maç 0-0 bitti.

Puan farkı 6’ya çıktı. Elbette matematiksel ihtimal hâlâ söz konusuydu lakin futbol her zaman matematiğe uymazdı.

Beşiktaş-Rize: 3-2

Samsun-Trabzon: 3-1

 

36. hafta… Galatasaray sanki mutluluğun resmini çizmeye başlamıştı.

Çok kötü bir sezon geçiren Beşiktaş ve Trabzon Türkiye Kupası’nda finale kaldı. Bu iki takımdan biri, böylesi bir sezonda kupa kazanacaktı.

Maçlar aynı saatte oynandı.

 

Kupa yarı finalinin ikinci maçına rotasyonlu bir kadro ile çıkan Karagümrük, ligde kalma adına gözünü Galatasaray maçına dikmişti.

Karagümrük-Galatasaray: 1-0… Karagümrük-Galatasaray: 1-1 (Barış Alper, 45+4’)… Karagümrük-Galatasaray: 1-2 (Mertens, 70’)… Karagümrük-Galatasaray: 2-2 (Marcos, 83’)

Maç bitti biterken Berkan Kutlu çıkar sahneye… Devre arasında geri dönen Berkan’ın henüz Galatasaray’da golü yoktur. 90’da yayın üstünden vurur; Karagümrük-Galatasaray: 2-3

Şampiyonluk gollerinde Barış Alper, Vinicius derken bir rol de Berkan kapar. Su şişesiyle sevinci görülmeye değerdir.

 

Fenerbahçe-Kayseri: 3-0 

Trabzon-İstanbul: 3-0

Alanya-Beşiktaş: 1-1

 

37. hafta 19 Mayıs Bayram haftası… Derbi haftası… Hemen herkesin haftalar önce düğümün çözüleceği hafta diye düşündüğü hafta.

 

Maç öncesi ısınma esnasında taraftar ile Mert Hakan Yandaş gerilimi başlar. Mert Hakan, belki de “ne yapacaksanız yapın” talimatını yerine getiriyordu. Abdülkadir Bardakçı, Kerem Aktürkoğlu ve bazı futbolcular Yandaş ile tartışır, gerilim yaşanır.

Yandaş oyun içinde provokasyonlarına devam eder, taraftar gerilir. Zaman zaman sahaya maddeler atılır.

Djiku 21’de kırmızı kart görür, Fenerbahçe 10 kişi kalır. Galatasaraylı futbolcular canlanamaz, tutuk halleri devam eder.

45 dakika sona erdiğinde hâlâ sarı kart görmemiş olan Mert Hakan Yandaş’ın Hakem Arda Kardeşler ile diyalogu da gerecekten çok dikkat çekicidir. Yine kart görmez Yandaş… Belki de dokunulmazlığı vardır bir şekilde.

65’te ama kötü oynadığından ama kart görme endişesinden ya da kendisinin de tahammülü kalmadığından yanına alır Yandaş’ı İsmail Kartal. Ama oyundan çıkası yoktur Yandaş’ın. Saniyeler, saniyeler sürer. Artık Arda Kardeşler de dayanamaz sarı kartı gösterir oyuncuya. Hiç acelesi yoktur Yandaş’ın. Oysa beraberlik Fenerbahçe’ye yaramaz. Hoş, Fenerbahçe’nin de takım olarak acelesi yoktur.

71’de korner atışında, Djiku’nun müdahalesinden kurtulan Muslera, arkasında ki Çağlar Söyüncü olduğu halde yükselir topa. Ancak bir çırpınma olur havada ve topu ıskalar. Bir kalecinin topu eliyle ıskaladığı yeşil sahalarda pek görülmüş bir şey değildir. Muslera’yı aşan top Köhn’e (Köhn neden arka direkteydi acaba?) çarpar ve Çağlar’ın önünde kalır, Çağlar dokunur; Fenerbahçe 1-0 öne geçer.

Yayıncı kuruluşun mahareti de böyle pozisyonlarda ortaya çıkıyor. Verilen tekrarların hiçbirinde iyi ve fikir verecek, izleyiciyi bir karara vardıracak görüntü büyük bir ustalıkla verilmiyor. Oysa sonradan sosyal medyadan paylaşılan görüntülerde Çağlar Söyüncü’nün Muslera’ya ince faulü bütün açıklığıyla ortaya kondu. 

Özellikle son 15 dakikada Cim Bom’un çabası gol getirmez ve konuk takım kazanır.

Çok sevinir Fenerbahçeli oyuncular ve teknik ekip, şampiyon olmuşçasına… Seyirci dağılır, Fenerbahçe’de soyunma odasına gider. Sonra maça gelemeyen Başkan Ali Koç gelir. Oyuncularıyla tekrar sahaya girer. Müdahaleler olur, kargaşa çıkar, arbede yaşanır. Oyun anlamında sezonun en kötü maçlarından biri olan derbi biter, Fener’in şampiyonluk(!) sevinci bitmez.

Sonrasında PFDK Başkan Ali Koç’a, Yandaş, İrfan Can Eğribayat, Oosterwolde’ye men cezaları verir. İlginçtir, Fenerbahçe kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık 5 maç men cezası alır. Bir sağlıkçının 5 maç ceza alacak eylemi/eylemleri? Daha da ilginci Emre Kartal’dır. Trabzon maçında da gündeme gelen Emre Kartal’a (İsmail Kartal’ın oğlu) bir yıl hak mahrumiyeti cezası verilir. Galatasaray’da antrenör Serhat Doğan bir maç ceza alır.

Skandallarla geçen sezona bir de derbi skandalı eklenir.

Galatasaray’ın bu maçta bu kadar durgun ve pasif oynaması anlaşılır gibi değildir. Ama futbol bu, o gün öyle olmuştur.

Derbi de Galatasaray seyircisi de formsuzdur. Sezon boyu takımına büyük destek veren taraftar önce Mert Hakan Yandaş’ın tuzağına düşmüştür. Sonrasına Fener aleyhine tezahüratı yapmış fakat takımını hareketlendirememiştir. 

Derbi de kaybetse de bu takım alkış ve tebrikleri fazlasıyla hak etmiştir. Taraftarın tam da böyle kötü zamanlarda desteği çok daha önemli değil midir? Tribünler takımı çağırıp alkışlasa, futbolcular ve teknik ekip buna karşılık verseydi ve bu durum Fenerbahçeli oyuncular sahadan çıkana kadar devam etseydi olayların hiçbiri yaşanmayabilirdi. 

Olur mu denmesin… Son maçta, evinde şampiyonluğu kaybeden Dortmund ve taraftarı harika bir örnekliktir.

Hakem Arda Kardeşler… Kardeşler’i eleştirmek gerçekten çok zordu. Zira sahada bir hakem yoktu. Kafasına göre düdük çalan biri vardı.

Kazanırken konuşmak elbette kolaydı… Bu maçtan sonra Okan Buruk’un basın toplantısı gerçekten müthişti. Tebrikler hoca…

   

 

Konya Kayseri’den 1 puan çıkardı ki Galatasaray maçı öncesi 1 de olsa önemliydi.    

Ankaragücü evinde Pendik’le 0-0 berabere kalarak kendini ateş hattının göbeğine bıraktı. Son maçta Hatay kazanırsa Başkent ekibinin Trabzon’da kazanmaktan başka çaresi yoktu.

Gaziantep 3-1’lik skorla ben bu ligdeyim derken Karagümrük’e güle güle dedi.

Hatay, Beşiktaş deplasmanından 2-2 ile 1 puan çıkararak ümidini son haftaya taşıdı.

Başakşehir-Trabzon: 0-1

İstanbul-Sivas: 1-3

Rize-Kasımpaşa: 0-0

Samsun-Alanya: 1-1

 

Fenerbahçe mutluydu… Derbiyi kazanmıştı. İsmail Kartal gerçek şampiyonun kim olduğunu gösterdik dedi ama Fenerbahçe camiasında Mourinho sesleri yükseldi.

 

FİNAL… 38. hafta… 

İşte! Şampiyonluk düğümü derbide çözülmemişti, son maça; Konya-Galatasaray maçına kalmıştı. Galatasaray yenilmezse bir kez daha şampiyondu. Konya’nın ise düşme ihtimali az da olsa vardı ve nitekim 90 dakika esnasında diğer maçlardan gelen gol haberleriyle Konya zaman zaman 17. sıraya indi.  

Konya 1 puan alırsa kesin olarak kurtarıyordu. Aslında 1 puan her iki takım için fazlasıyla yeterliydi ki hafta içinde bu maçın berabere biteceği spekülasyonları da yapılmammış değildi. 

Galatasaray kaybederse evinde İstanbulspor maçını kazanacak olan Fenerbahçe şampiyon olacaktı.

 

Futbol bu… Evet, Konya’nın sezon performansı ile Cim Bom’dan puan alma imkân ve ihtimali yoktu fakat futboldu. Sakar bir kırmızı kart çıkardı. Sakar bir penaltı, sakar bir gol olurdu. Saçma sapan bir mağlubiyet ortaya çıkıverirdi. Doğrusu futbolcuların bacaklarının titremesi son derece doğaldı.

Öyle olmaz. Sarı kırmızılı futbolcular kendilerinden emin bir şekilde maça başlar. Konya’yı önce kendi yarı sahasına, ilerleyen süreçte bölüm bölüm ceza sahasına kapatır. Ama maç halen 0-0’dır.

Bu arada Fenerbahçe Kadıköy’de golleri sıralamaya başlamış, gözler ve kulaklar Konya’ya çevrilmiştir. 

El-Turko’su vardır Galatasaray’ın. Gollerin Efendisi 29’da skoru 1-0’a getirir.

İlk yarı 1-0 biter. Kadıköy’ün ikinci 45 için hâlâ bir umudu vardır. 

Ama Icardi’si vardı ya Cim Bom’un… Arjantinli 51’de fantastik bir gol daha atar. Torreira’nın pasında toplukla filelere gönderir meşin yuvarlağı. Kimileri Portolu Madjer’i (1987) hatırlar bu golle, kimileri Real Madrid karşısında Drogba’yı (2013)…

Yılın golü için en güçlü aday olmuştur bu gol.

53’de Berkan Kutlu sahne alır, golü atıp su şişesini kapar. 

Artık sezon bitmiştir. Galatasaray 11 aylık emeğinin karşılığını almıştır.

Muslera en az gol yiyen kalecidir. Mertens en fazla asist yapan oyuncudur. Icardi gol kralıdır. Takımın sürekli 11’i sezona damga vurmuştur. Bu sezon için transfer edilen yıldızlar beklentilerin altında kalsa da Ndombele ve Aurier haricinde her futbolcu şampiyonluğa büyük katkı vermiştir. 

Okan Buruk, yürüyüşüne devam etmiş, Galatasaray’da 2. Süper Lig’de 3. şampiyonluğunu almıştır.

Teknik kadroda İrfan Saraloğlu, özellikle ülkemizde bir yardımcının nasıl olması gerektiğini örneklemiştir.

Futbolcular, teknik kadro, emekçiler, yönetim ve taraftar bir ve beraber olup mutlu sona ulaşmıştır. 

Çok zorludur bu şampiyonluk…

Çok ciddi ve yarışı hiç bırakmayan Fenerbahçe vardır karşıda.

Oyunu sahadan daha çok masaya çeken Ali Koç ve Fenerbahçe yönetiminin öfkeli, hırçın, agresif ve zaman zaman “düşmanca” tutumu vardır.

Trabzon, Samsun ve bir iki kulüp haricinde adeta gizli bir Süper Lig koalisyon gücü vardır.

İşini hiç de iyi yapmayan TFF, MHK, hakemler-VAR ve hatta PFDK vardır.

Artık Fenerbahçe şampiyonluğu isteyen, ona odaklanan yayıncı kuruluş ve medya vardır. 

Malum; bu ülkede meyve veren ağaç taşlanır. Başarı kıskanılır. 

Galatasaray, elbette tarihinin değil ama en zorlu şampiyonluklarından birini kazanmıştır.

 

Fenerbahçe İstanbul’u 6-0 yener. 99 puanla ikinci sırada kalır. 

Belki bir zaman Galatasaray’ın 102 puanlı şampiyonluk rekoru kırılabilir fakat bu ikincilik rekoru kolayına kırılmaz/kırılamaz.

Gaziantep Pendik’i 1-0 yener ve kimseye bakmaz. 

Konya maçı 3-1 kaybeder ama Trabzon Ankaragücü’nü yenince ligde kalır.

Hatay Rize’yi 2-0 yener ve Trabzon Ankaragücü’nü yendiği için ligde kalır.

Ankaragücü Trabzon’a 4-2 yenilir ve trajik bir şekilde lige veda eder. Aslında Ankaragücü Trabzon’a yenilmesinden ziyade önceki hafta Pendik’i yenemediği için düşer.

Alanya-Antalya maçı 1-1 biter. Samsun Karagümrük’ü 3-1, Sivas Kayseri’yi 2-1 yener. 

Beşiktaş sezonu 2-1’lik Kasımpaşa yenilgisiyle kapatır. 

Yine de mutludur Beşiktaş. Son derece kötü geçirdiği sezonda, kendisi gibi kötü geçiren Trabzon ile Türkiye Kupası finali oynamış ve kupayı kazanmıştır. 

Galatasaray 4 kupa iddiasıyla başladığı sezonu 2 kupa ile kapatmıştır.

4 kupa iddiasına karşın Fenerbahçe kupasız kalmıştır.

 

Bu arada bizim beğenmediğimiz Olimpiakos Konferans Ligi kupasını kazandı.

Bundesliga şampiyonu ve 51 maçtır yenilmeyerek bir rekora imza atan Bayer Leverkusen, UEFA Avrupa Ligi finalinde Atalanta’ya 3-0 yenildi. Atalanta şampiyon olurken Leverkusen tanınmayacak kadar kötü bir maç çıkardı.

Şampiyonlar Ligi finalinde Borussia Dortmund, özellikle ilk yarısında iyi futboluna rağmen finallerin takımı Real Madrid’e yenildi. Real bir kez daha şampiyon oldu. Futbolcumuz Arda Güler maçta maalesef süre alamadı.

 

Eskisi gibi değildi futbol... Hep bi hareket, hep bi heyecan. 

Şimdi de EURO 2024 Almanya başlayacak.

Haziran ayında bizi milli heyecan bekliyor.

 

Son bir söz; 

Bir maymuna bile ameliyat yapmayı öğretebilirsin… Ama ne zaman yapacağını asla...

Hasat/Tess Gerritsen,    

Gerritsen’den mülhem;

Bir insana futbolun oyun kurallarını öğretebilir, ezberletebilirsin… Fakat bu onun, adalet dağıtan bir hakem olacağı anlamına gelmez maalesef.

 

Futbolda hedef bitmez. Şimdi hedef 2025 yılında 25. şampiyonluktur… 5. yıldızdır.

Şimdi hedef Şampiyonlar Ligi’ne -en azından- damga vurmaktır…

İYİ Kİ VARSIN GALATASARAY…