Eğitim camiasını ilgilendiren önemli hır kanun tasarısı ile karşı karşıyayız.
Yine acele.
Yine bir oldu bitti.
Kanunlar ve özelliklere toplumların eğitim, öğretimi ocin önem taşıyan işler aceleye gelmez.
Geniş katılımlı, toplumun ve siyasi yelpazenin tüm katmanlarının dahil olacağı bir mutabakat ile yürütülmesi gerekmektedir.
Uzlaşı kültürüne sahip değil isek ben yaptım oldu deriz.
ÖZEL ÖGRETİM ISKA GEÇİLMİŞ HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ
Kanun tasarısında, özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşulları ile ilgili hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Meslek kanunu olan diğer mesleklere (doktorluk, mühendislik, mimarlık, avukatlık, eczacılık) bakıldığında kamu-özel ayrımı yapmadan o mesleği icra eden herkesin ilgili meslek kanunu kapsamında olduğu görülmektedir. Diğer meslek gruplarına ilişkin meslek kanunlarında daha bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım söz konusu iken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun da bir öğretmen adayının meslek tercihinden emekliliğe kadar geçen sürece ilişkin tüm aşamaların yer almaması bir diğer önemli eksikliktir.
Köle gibi uygun olmayan eşit şartlar taşımayan ortamda çalışmaya mahkum edilmektedir.
Bu konu ivedilikle çözülmesi gerekirken ısrarla görmezden gelişmektedir.
Gerçi Sayın Tekin kendi öğretmeni olarak bile görmediği özel Öğretim personelleri için kanun çıkarmasını beklemek de olsa olsa safdilliktir.
##
ÖĞRETMENLİK MESLEK TASARISI HAKKINDA
Kanun taslağında öğretmenlerin gerçek ihtiyaçlarının ve beklentilerinin neler olduğuna yeterince bakılmamış ve toplumsal statülerini iyileştirmeye yönelik geniş kapsamlı bir çalışma yapılmamasıda en önemli sınırlılık olarak dikkat çekmektedir.
Kanunun öğretmen ve yöneticilerin niteliklerinin belirlenmesi, atama ve görevlendirmelerde liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, mesleki gelişimlerinin sağlanması gibi ilkeleri içerdiği belirtilmektedir.
###
Kanun taslağında öğretmenlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilirken, hakları konusunda daha genel ifadeler kullanılmış olması dikkat çekicidir. Bu durum, öğretmenlerin haklarının korunması ve uygulanmasında sorunlar yaşanabileceğini göstermektedir. Özellikle çalışma koşulları ve ekonomik haklar konusunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır.
Kanun taslağında öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik disiplin cezalarını ve bu cezaların gerektiren fiil ve davranışları detaylı bir şekilde düzenlemektedir. Disiplin cezalarının ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının iş güvencesine yönelik açık bir tehdit olarak kullanılabilecektir.
##
Siyasi iktidar, öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklemekle kalmamakta, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısını daha da pekiştirecek adımlar atmaktadır. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bu temel gerçeği yok sayarak, öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak, öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmanın bozulmasına neden olacaktır. Yapay olarak oluşturulan farklı statü ve unvanlar, zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalara, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşmasına yol açacaktır.
##
Meclis’e sunulan kanun teklifinin bu şekilde yasalaşması halinde, öğretmenler sözleşmeli olarak atanmak için bir de yeni kurulacak bu akademinin eğitiminden geçecek; akademiye KPSS puanına ve atama ihtiyacı sayısına göre alınacak olan öğretmenler, 3 ya da 4 dönemlik eğitim boyunca “öğretmen adayı” sayılacaklardır. Öğretmen adaylarının Akademi’de geçirdikleri süre hizmet süresinden sayılmazken, sadece genel sağlık sigortalısı olacak olmaları ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
###
MİLLİ EGİTİM AKADEMİSİ TORPİLİN YENI VERSİYONU
Millî Eğitim Akademisi'ne giriş KPSS puanı ile, öğretmenliğe atama ise Akademi eğitimi başarı puanı ile yapılacaktır. Adaylar, teorik derslerde yazılı sınavla; uygulamalı derslerde ise uygulama yaptığı okulda danışman öğretmen ve akademi eğitim personeli tarafından ayrı ayrı değerlendirilerek iki değerlendirmenin ortalamasına göre geçme notu alacaktır.
Kanunda Millî Eğitim Akademisi, öğretmenlik alanları, eğitim kurumları, hazırlık eğitimi, norm kadro gibi terimlerin tanımları yapılmıştır. Öğretmen ve yöneticilerin görev, yetki ve sorumlulukları öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun olarak belirlenmesi, atama, görevlendirme ve meslek içinde ilerlemede liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, eğitim faaliyetlerine katılımın teşvik edilmesi ve sürekli mesleki gelişim sağlanmasının esas alınacağı belirtilmiştir.
Milli Eğitim Akademisi’nin, öğretmenlerin mesleki gelişimi ve kariyer basamaklarında ilerlemeleri için eğitim programları hazırlamak ve uygulamakla görevli olduğu belirtilmektedir. Millî Eğitim Akademisi'nin kurulması, öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek adına olumlu bir adım gibi yansıtılsa da, bu akademinin işleyişi ve etkinliği konusunda ciddi belirsizlikler bulunmaktadır. Ayrıca, akademinin işleyişi sürecinin finansmanı ve kaynakları konusunda net bir planlamanın belirtilmemiş olması dikkat çekicidir.
Kanun teklifinin 14. maddesinde “Öğretmen adaylarına hazırlık eğitimi sürecinde her ay (18.650) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır” denilmektedir. Bu maddeye göre, Millî Eğitim Akademisi’nde eğitime alınacak öğretmen adaylarına ödenecek ücret, daha önce bizzat Bakan Yusuf Tekin tarafından açıklanan 23 bin liranın aksine, bugünkü tutarla 14 bin 190 lira olarak belirlenmiştir. Öğretmenlerin niteliğini arttırma iddiasıyla gündeme getirilen Millî Eğitim Akademisi’ne devam edecek olanlara asgari ücretin altında maaş ödenerek nasıl bir nitelik artırımı sağlanacağı tartışmalıdır.
##
MÜFETİŞLERİN İKİ DUDAĞI ARASINDA KALMAK
Kanun teklifinin en dikkat çekici ve istismara açık maddesi olan 34. maddeye göre, mesleki yetersizliği iki müfettiş raporuyla görülen öğretmenlerin akademiye alınması ve akademi eğitimi sonrasında da müfettişlerce başarısız görülmeleri halinde genel idari hizmetler sınıfında uygun yerlere memur olarak atanmaları düzenlenmiştir. Bu madde, öğretmenlerin iş güvencesi açısından önemli bir tehdittir ve kabul edilemez.
Kanun taslağı öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemeyi ve eğitim kalitesini artırmayı hedeflediğini iddia etmektedir. Ancak, uygulamada karşılaşılabilecek sorunlar ve belirsizlikler, bu hedeflerin ne kadar gerçekleştirilebileceği konusunda şüpheler uyandırmaktadır. Özellikle liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, disiplin cezalarının uygulanması ve mesleki gelişim faaliyetlerinin sürdürülebilirliği konularında yaşanabilecek sorunlar, öğretmenlerin iş motivasyonunu ve mesleki verimliliğini olumsuz etkileme riski taşımaktadır.
SONUÇ
ÖGRETMENLİK KANUNU İLE
Yaptıkları değişiklikler aceleye getirilmiş.
Üzerinde geniş toplumsal mutabakat sağlanmamış.
Milli Eğitim Akademisi başlığı ise mülakata değişik bir boyut kazandırır yandaşlara iş bulma Akademisi olacağını düşündürmektedir.
Özellikle bir önceki Milli Eğitim Bakanı zamanında yapılan benzer değişikliklerin kalıcı bir çözüm üretmediği ortadadır.
Bu noktada bu kanun tasarısı da maalesef akim kalacaktır.
Malesef Osmanlı duraklama ve yıkılış dönemindeki benzer yapılan ıslahat ve reformlar yapan kişinin ömrü ile sınırlı kalmaktadır.
Bu durumda modern devlet yönetimi tarzından uzaktır.