Çıkarılmaya çalışılan “sokak hayvanları” kanunu konusunda, iktidar sınıfta kaldı ama tek başına iktidar değil, muhalefet de sınıfta kaldı. Bu yasa konusunda muhalefet öyle gereksiz sert bir muhalefet sergiledi ki, bu sertlik Ak Parti ve tabanını, yasanın çıkması konusunda keskinleştirdi. Muhalefet sanki bu tavrıyla, “yasa çıksın, iktidar gününü görsün” der gibiydi. İyi de, iktidar gününü görünceye kadar binlerce can ölmüş olacak. Bu durum muhalefetin yüreğini hiç yakmayacak mı?
Ayrıntısını yazmayayım ama bu yasa, Tayyip beye kurulmuş bir tuzaktır. Çünkü yasa geçtikten sonra koparılacak fırtına erken seçimi getirirse, Ak Parti ve Tayyip beyi bekleyen sonuç pek de iç açıcı olmayacağa benzer. (Ayrıntıya dair görüşlerim, gerekli siyasetçilere iletilmiştir.)
HABİTATIMIZ EKSİLMESİN
Hepimiz bu habitatın parçasıyız ve mensubuyuz. Bu habitat bütününün sürekli olması için, canlı veya cansız her mensubunun varlığını devam ettirmesi gerekir. Habitattan bir unsur eksilirse, bunun boşluğu yeni kayıpları getirir. Bu yasa ile köpek türünün sona ermesinin ilk adımı atılmış ve habitattan bir canlı eksilmiş olacaktır. Habitattan köpek eksilmesinin ne gibi doğal dengeleri bozacağı hiç hesaplanmadan, siyasete bir şeyler ürettirilmeye çalışılıyor. Bazı bilim adamları da iktidara yaranmak için iktidarın değirmenine su taşıyor. Yarın öbür gün olumsuzluklar sökün edince, piyasada siyasetçiler kalacak, destekçi sözde bilim adamları sütre gerisine kayacaklardır.
HABİTATTAN VATANA
Bizler için bu habitat, bu vatandır ve lafa geldi mi, bir karış toprağını da vermeyiz, bir çakıl taşını da… Bu topraklara özgü bir bitki veya hayvan yurt dışına kaçırılmaya kalkılınca, derhal yasalar yürürlüğe giriyorsa, vatanın bir parçası olan bu canlı ve cansızlar da vatan kavramına dahil edilmeli ve yasalarda insanlara tanınan haklardan vatanı oluşturan bütün varlıkların da yararlanacağı hükümler eklenmelidir.. Devleti insanlar kurdu diye her şeyin sadece insana göre hazırlanması, habitatın bir kısmını görüp diğer kısmını görmemek demektir ve bu da çok çağ dışı bir zihniyeti temsil eder.
“HAYVAN, HAYAT HAYY” ETİMOLOJİSİ
Habitat, pek çok varlığın bir arada olup birbirlerinin hayatını idame ettirilmesinin sağlandığı yerdir. Buradaki “hayat” kelimesi bir “çoklu oluş”u ifade eder. (Oysa “ömür” bireyin olgusudur ve tekildir.) “Hayat”ımızdan bir şey eksilirse, habitatımızdan ve dolayısıyla bizden bir şey eksilmiş olur. İlginç bir bilgidir: “hayat” kelimesi ile “hayvan” kelimesi aynı köktendir; yani ikisi de “Hayy: diri, canlı, ölümsüz, önü ve sonu olmayan” kökündendir. Bu kelime de Allah’ın 99 adından biridir. “Hayyü’l-Kayyûm”dan hatırlayın lütfen. Eski dilde “âb-ı hayat ve âb-ı hayvan” tamlamaları “ölümsüzlük suyu, bengi su” demektir. Ne garip, atalarımızın ölümsüzlük düşüncesi ürettiği kavramın anlam alanı üzerinden siyasetçilerimiz köpekleri öldürmeye yol arıyorlar. Şahsen ben her “Hayy” dediğimde köpeklerin öldürülmesini hatırlayacağım. Ne acı değil mi? “Ölümsüzlük”ten “ölümü” hatırlamak… Allah’ım bu acıyı bana ve kimseye yaşatma ve milletvekillerimizin kalbine mülayemet ve şefkat nasip eyle!...
ÜST DONANIMLI CANLILAR, ALT DONANIMLILARI EZİP GEÇERLER Mİ?
İnsanların canlılıkta üst donanımlı olma olgusu vardır ama bu üst donanımda olma durumu, alt donanımlı canlıları yok etme fırsatı vermez. İnsana verilen üst canlı donanımlılığı, bu habitatın diğer varlıklarını yok etmesi için değil, habitatta bütün varlıklarla; yani, insanla, hayvanla, taşla-toprakla barış içinde birlikte yaşama sorumluluğu verir.
5199 sayılı yasanın yeteri kadar etkin uygulanmaması, köpekleri ölüme götüren süreci başlattı. Kimse kusura bakmasın, bu yasa meclisten geçerse, iktidarıyla muhalefetiyle Türk siyaseti sınıfta kalmış olacaktır.
Canlar günlük siyasete malzeme edilmemeliydi.
Ne yazık ki edildi ve canların canı tehlikede…
Yapmayın!... Etmeyin!...
Canlara kıyma kapısını açmayın!... Tarih sizi mahkum eder sonra…