İrfan Sönmez


ORTAK POLİTİKALAR METNİ,BİR İKTİDAR SIÇRAMASI

Millet İttifakının -ortak politikalar metni- açıklandı. Bu aynı zamanda bir hükümet programı. Dokuz başlık 244 sayfadan oluşan program hemen her konuda Millet İttifakının ne ve neleri yapacağını anlatıyor.


Millet İttifakının  -ortak politikalar metni- açıklandı. Bu aynı zamanda bir hükümet programı. Dokuz başlık 244 sayfadan oluşan program hemen her konuda Millet İttifakının ne ve neleri yapacağını anlatıyor.

Son yirmi yılda bütün kurumlar işlevsizleştirildi. Devletin temelleri tartışmaya açıldı. Demokrasi seçim kazanmaktan ibaret görüldü. Seçim kazanmanın iktidara her şeyi meşrulaştırdığı kabul edildi. Seçim kazanmak yargıdan bağışık hale gelmek gibi görüldü. Bu anlayış yolsuzlukları, hukuksuzlukları, hırsızlıkları tarihin hiç bir döneminde görülmeyecek derecede yaygınlaştırdı.

Millet ittifakı, enkaza çevrilmiş bir ülke devralınacağının bilincinde, programını da ona göre yapmış.  Doğrusunu söylemek gerekirse heyecan verici bir çalışma. Kimse bu çap ve içerikte bir program beklemiyordu.  Belli ki büyük emek harcanmiş. 

Yeminli karşıtlarla, malumatfuruşluk yapanlara bazı şeyleri anlatmak zor. Belgenin açıklandığı gece güya muhalefete yakın bir televizyon kanalında, programın değerlendirmesi yapılıyordu. Bir hanım konuşmacı, o kadar çok eksik buldu ki programı neredeyse işe yaramaz bir metin olarak takdim edecekti. Kamuoyu araştırmacısı etiketi taşıyan bir başkası ise, hani Kürt meselesi, hani ana dilde eğitim, diyerek metni eleştirdi.  Şartlar biraz daha müsait olsa "niye Öcalan'a sormadınız," diyecekti. Bunlar varken muhalefet için başka düşmana gerek yok!

Eleştiri hakikate yaslanarak yapıldığında, eleştirilene de dinleyene de yararlı olur.Ama bu tip eleştiriler, gösteriş ve ideolojik saplantılarla yapıldığından, bin bir emekle hazırlanmış metinleri itibarsızlaştırmaktan, umut kırıcılığı yapmaktan başka işe yaramaz.

Programda aslında yok denilen konular bile  belli başlıklar altında var.

Hukuk,Adalet ve Yargı başlığı altında "...bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü,özgürlükçü,demokratik bir sistem" vaat ediliyor. Bugün siyasallaşmış bir yargı herkesin sorunu değil mi? Demokrasinin bekçisi tarafsız yargı,  bunun teminatı kuvvetler ayrılığıdır. Bunun sağlanması bütün bir vatandaşlarımızın yarınına güvenle bakması anlamına gelir.Kaldı ki, hukukun devlet mekanizmasındaki her şeyle alakası vardır. Ekonominin sağlıklı bir zemine kavuşması bile hukuk devleti olmakla mümkündür. Sadece şu örnek bile bu gerçeği temellendirmeye yeter: Türkiye hukuk devletinden uzaklaştıkça ekonomik kriz ve yabancı sermaye   kaçışı da bununla paralel olarak arttı.

Şu maddelere kim karşı çıkabilir:

-"Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi kaldırılacak." Bu bir kişinin keyfiyle ülke yönetilmeyecek demek.

-"Sayıştay Anayasa'da yüksek mahkeme olarak düzenlenecek". Bunun anlamı Sayıştay'a kimse müdahale edemeyecek, hiç bir rapor sümen altı edilemeyecek demektir.

-"Basın Özgürlüğü güçlendirilecek,TRT ve Anadolu Ajansı bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandırılacak." Kötü mü?  bugün her iki kurum iktidarın borazanlığını yapıyor. Ne onun ne ötekinin olmalı, vatandaşa doğru ve tarafsız haber vermeli.Enfokrasi'ye yani -enformasyonun sömürülmesi, yönlendirilmesi üzerine kurulan iktidar yahut yönetim biçimine- neden olmamalı. Bu kurumlar ürettikleri haberlerle enfokrasinin failleri oldular.

-"Personel alımlarında mülakatlara son verilecek, yazılı sınav sıralamasına göre personel alımı yapılacak." Buna itiraz etmek mümkün mü? devlet çarkının işlemez hale gelmesinin nedenlerinden biri liyakatin yerini ehliyetsizliğin, torpilin, adaletsizliğin alması değil miydi? Yandaş olmayana devlet kapılarının kapandığı bir düzenden, devletin hak eden herkese açıldığı bir düzene geçilecek. Böylece vatandaş parti kapılarında izzeti nefsini ayaklar altına alarak el-ayak öpmekten kurtulacak. 

-"TBMM'de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurulacak." " Yolsuzluklarda zamanaşımı kaldırılacak" Bu, yolsuzlukla mücadelenin mahkemelerle sınırlı kalmayacağı, meclis denetimi yoluyla bunun daha da etkinleştirileceği, çalanın yanında kar kalmayacağı  anlamına geliyor. Rüşvet milyarderlerinin çığ gibi büyüdüğü, milli gelire gitmesi gereken paranın birkaç haramzadeye gittiği bir ülkede böyle bir düzenlemeye hayır diyebilmek için  yolsuzluk çarkının içinde olmak gerekir.

-"Merkez bankası bağımsızlaştırılacak."Türkiye 1999-2002 krizinden bazı yapısal düzenlemeler yaparak çıkabildi. Bu düzenlemelerden en önemlisi Merkez Bankasının özerkleştirilmesiydi. Gelişmiş ülkelerde de para, onu iktidar aracı olarak çarçur etmek isteyen siyasetçilere değil, bağımsız Merkez Bankası ve bürokratlarına teslim edilmiş, mali disiplin öyle sağlanmıştır. MB'nın siyasetin buyruğu altına girmesinin acı sonuçlarını bugün hep beraber yaşıyoruz.

-"Cumhurbaşkanlığı'nın kullanımında olan uçak sayısı azaltılacak." İsraf vatandaşa haram da yönetenlere helal mı? İddiaya göre Cumhurbaşkanlığının 13 uçak ve 3 Helikopterlik filosu var. Bu uçaklar çoğu zaman hangarlarda bekletiliyor ve hazineye büyük yük getiriyor. Dünyanın en zengin ülkelerinin Cumhurbaşkanlarında bile bu lüks ve şatafat yok. İki veya üç uçak bir Cumhurbaşkanının neyine yetmiyor?  İtibar lüks ve gösterişte değil, tevazu ve ölçülülüktedir.

-"İş yeri kiralarında stopaj alınmaması,İnternet üzerindeki vergilerin bazılarının kaldırılıp, bazılarının ucuzlatılması,Tarımda kullanılan mazotta ÖTV'nin kaldırılması,Çiftçilerin kullandığı kredilerin faizlerinin silinmesi,Savunma Sanayiinde özel sektörün önünün açılarak adil rekabet ortamının sağlanması,Altay Tankında motor tedarik sürecinin tamamlanması,Kanal İstanbul'un iptal edilerek, bugüne kadar yapılan iş ve işlemlerin incelemeye alınması,Hızlı tren hatlarının sayısının artırılması,Atatürk Havalimanının yeniden uçuşa açılması,Esnafın salgın sürecinde kullandığı kredi ve Bağ-kur faizlerinin silinmesi,Cumhurbaşkanına ormanlık alanın vasfını değiştirme imkanı veren ek maddenin kaldırılması,Kente Karşı İşlenen suçların hukuk mevzuatı içine alınması,Devlet okullarında öğrencilere ücretsiz süt,su ve öğle yemeği verilmesi" gibi vaatlerin hepsi  topluma nefes aldıracak düzenlemeler.

Eksikler olabilir, unutulmamalıdır ki bu bir partinin vaat veya programı değil, altı farklı partinin ortaklaştığı noktalar.Programa bu mantıkla bakıldığı zaman -atlanan-veya -programa alınmayan- şeyleri anlamak ve tolere etmek daha kolay hale gelir.