Ali İhsan Dilmen


OTORİTEYLE İLİŞKİ ÜZERİNE

Kabullenme ve Rıza aynı şey değildir.


Otoritenin varlığı kamusal hayatın gereğidir. Kamusal hayatın bir düzen içinde sürdürülebilmesi için otorite bir zorunluluktur. Otoritenin zorunluluk olması, otoritenin her yaptığı meşru olmayabilir ve otoritenin yaptıklarından beğenmediklerimiz ve kabul etmediklerimize itiraz etmek, bir hak ve sorumluluk olarak her zaman mümkün, bu hakkın kullanılması gereklidir ve bu itiraz çok kıymetlidir. İtiraz gerektiren uygulamalara itiraz edenler, rızasının önemine ve gerekliliğine inananlardır. Kabul etmek gerekir ki, aslında her insan rızasına uygun davranılmasını ister. Bu isteğin pasif bir durumda kalması veya ortaya çıkması istek sahibinin medeni cesaretiyle doğrudan alakalıdır.

Rızaya uygun tutum ve uygulama beklentisinin pasif halde kalması bazı kişileri rahatsız etmeyebilir ve bu karar veya uygulamalar ortaya çıktığında iki şekilde tepki verebilirler, bunlardan biri kabullenme, diğeri de rıza gösterme şeklinde olabilir.

Kabullenme ve Rıza ise aynı şey değildir.

Birde, insan onurunu zedeleyen ilişki biçimi vardır ki, bu gerçekten onur zedeleyicidir.

Bu ilişki biçimi otoritenin varlığı üzerinden kendi otoriter arzularının otorite eliyle gerçekleştirilmesini arzulamaktır.

Bu şekilde davranış gösterenler, her türlü arzularının, iradelerini teslim ettikleri otorite tarafından yapılmasını isterler ve böylece o otoriteyi arzularını gerçekleştirme aracı gördüklerinden, sahip oldukları güçten kesinlikle vazgeçmek istemezler ki, böylece süfli/aşağılık arzuları için, otoriter yapının elindeki ortak kamu gücü ile toplum üzerinde baskı uygulama imkanını kaybetmesin isterler ve onlarda en az güç kullanan kadar veya belki de ondan daha fazla onun otoriteyi kaybetmemesi için çaba gösterirler. Muratları, süfli/aşağılık buyruklarının, kendileri gibi düşünmeyenleri bir otoritenin buyruğu şeklinde topluma dayatılmasıdır. Gücü elinde tutan otorite de onları, onlarda otoriteyi kışkırtarak toplum üzerinde güç kullanmayı kendilerinde hak olarak görürler.

Yani, otoriteler yaptıklarıyla toplumda  Rıza üretemeyince en azından Kabullenmelerini sağlayacak şekilde davranırlar. Böylece isterler ki, “Al gülüm ver gülüm düzenleri” devam eder.