Her şey insan kalitesiyle ilgili. İnsan kalitesi yüksek olunca siyasetin kalitesi de yüksek oluyor, rekabete çirkinlikler karışmıyor.
Kalite düşük olunca da her şey sakilleşiyor,kullanılan dil bozuluyor, insanlar oradan oraya savruluyor.
Üç günde parti değiştirmek böyle bir şey. İnsanlar o kadar -yelincekleşti ki- bir partide gördüğünüz bir kişiyi birkaç gün sonra başka bir partide görebilmeniz mümkün.Çünkü fikri takibin yerini menfaat peşinde koşmak aldı. Çok çabuk parti değiştirmek bir şeye inanmamanın ifadesi. Artık insanların ülküleri, idealleri yok, çıkarları var.
Önümüzdeki hafta seçim var. Sonuçları, ülke menfaatlerini gözetmek değil, kişisel menfaatler tayin edecek. Vicdanların işportaya düştüğü bir ülkede siyasetten çok şey beklemek mümkün değil.Siz, hak ve adalet edebiyatı yapanlara bakmayın, hak ve adaleti en çok ondan bahsedenler çiğniyor.Milletçe hakkı sever ama kuvvete taparız. Onun için de, bir gelen bir daha gitmiyor, vatandaşın yağmadan pay kapma hayali değişimin önünü tıkıyor.Güce koşmak adaleti yok ediyor.
Seçim öncesi tahmin yürütmek bir nevi köşe yazısı geleneğidir. Bu tahminlerin çoğu yönlendirme, gönülde olanı öne çıkarma amacı taşır. Yani yapılan tahminden çok telkindir.İnsan ne kadar objektif olmaya çalışsa da -gönlünün aktığı- bir yer vardır.Bizde bu ihtimali saklı tutarak, bu yazıda muhtemel sonuçlarla ilgili tahminlerimizi yazmak istiyoruz.
AKP devlet gücünü elinde bulunduruyor ve onu parti çıkarları için kullanmaktan imtina etmiyor. Gücünü, politikalarının doğruluğundan değil, sahip olduğu gücü parti için kullanmaktan alıyor.Düşünün ki neredeyse bütün bakanlar İstanbul'da. Bu bakanlar masraflarını herhalde ceplerinden vermiyorlardır.Bol bol vaat veriliyor, yeri gelince ulufe dağıtılıyor. Hazinenin başında olmak, iktidara oyları satın alma imkanı da veriyor. Yarın CB çıkıp "emeklilere şu kadar zam veriyorum" diyebilir, muhalefetin böyle bir imkanı yok.İktidar bu imkana toplumun bir kısmı da bu-satılık- vicdana sahip olmasaydı bu hükümetin hiç bir şansı olmazdı.Muhtemelen Cumhur ittifakı bir kaç belediyesini kaybedip birkaç yeni belediye alacaktır.
MHP'ye parti demek ne kadar mümkün bilemiyorum. Türkiye'nin bu en köklü partisi Bahçeli ve ekibi tarafından AKP'nin bir aparatı haline getirildi. Müstakil bir hedefi yok, bütün çaba Erdoğan'ın saltanatını biraz daha uzatmak.Bahçeli'nin Erdoğan'a "sakın bırakma ,devam et" anlamındaki sözleri bu anlama geliyor. Bu sözler, ben ve partim ülkeyi yönetemeyiz, ne olur bizi terk etme, 'eskerin 'olmaya razıyız demektir. Bu sözlerden sonra o partinin ne kadar oy aldığının önemi var mı? "Vazifeli" vazifesini yapıyor ama "karanlık bir gecede siyah bir bezin üstündeki siyah kılı gören" bir kısım ülkücüler nereye götürüldüğünü görmüyor.
CHP, yeni belediyeler de alabilir, eski belediyelerin bazısını kaybedebilir de.İzmir, Adana, Mersin Ankara gibi iller değişmez.Hatay,Edirne,Aydın gibi iller de değişim olabilir. İstanbul'da İmamoğlu az da olsa Kurum'un önünde. İktidarın İstanbul'u bu kadar istemesinin sebebi,bu şehrin bitmez tükenmez rantı. Deprem beklentisi ile kentsel dönüşüm kapsamında yüz binlerce konut yapılacak.Kanal İstanbul adım adım işliyor. İstanbul'un meraları, ekilebilir arazileri yok ediliyor.İstanbul giderek yaşanamaz bir şehir haline getiriliyor.Kanal İstanbul ile Montrö işlevsiz hale getirilerek Karadeniz bir barış denizi olmaktan çıkarılıyor.Şahsi servete dönüşecek para söz konusu olunca bazıları ne milli menfaatleri ne Allah'ı tanıyor. İstanbul seçmeni ya yağmaya evet yahut hayır diyecek.
İYİ Parti başlarda biraz sendeledi. Taban yeni politikaya hazır değildi.Sayın Akşener hem muhalif medyanın hem iktidar medyasının top atışına tutuldu.Ama son birkaç haftada toparlanarak atağa geçti. Sn Akşener'in politikası eleştirilebilir ama performansı eleştirilemez. Evinin yolunu unuttu, bu seçimin en çok koşan, gezen lideri. Şimdi artık bütün anketler İYİ Partinin bazı belediyeleri kazanacağını kabul ediyor. Kars, Ordu, Fethiye, Marmaris neredeyse kesin. Edirne, Uşak gibi iller ve bir çok ilçede İYİ parti başa güreşiyor. Akşener'in hedefi bu seçimden ziyade 4 yıl sonraki genel seçimler. MHP'nin AKP'ye teslim olduğu bir süreçte İYİ Partinin başarısı daha büyük önem taşıyor.Milliyetçilik, onu ayağının altına alanların saltanatına hizmet etmek değildir.2018 Yerel seçimlerinde muhalefetin aldığı başarı CHP cenahı tarafından daha çok HDP'nin desteğine bağlanmıştı. Şimdi Akşener," biz yoğuz, aynı başarıyı elde edin, görelim" diyor.
Her seçim önemli ama DEM'in ve Erdoğan'ın şahsi beklentileri doğrultusunda yeni anayasa girişimlerinin olduğu bir dönemde daha önemli. Yerel seçimler o yolu açmamalı, iktidara anayasayı değiştirecek cesareti vermemelidir.