Ali İhsan Dilmen

Tarih: 04.06.2024 11:07

SAHİPSİZ KALAN ALTILI MASA, YEREL SEÇİMLERİN SÖYLEDİĞİ..

Facebook Twitter Linked-in

Otoriterleşmeye karşı; hukuk hevleti, demokrasi, parlamenter sistem, adil gelir dağılımı, bozulan devlet mimarisi, kayırmacılığa dönen kamu düzenine, kamplaşmaya karşı;toplumsal barışı, tüketim ve rant ekonomisi yerine üretimi öne çıkaran ekonomik düzeni, hasılı toplumu ilgilendiren ve son yıllarda iyice yozlaşan; eğitimden sağlığa, sanayiden savunmaya, dış politikadan uluslararası hukuk ve bölgesel barışa, kurumsal kapasiteden tarıma, turizme, emekliler, asgari ücretliler, işsizler, küçük ve orta ölçekli işletmeler, kendi istihdamını lluşturan esnaflara, kısacası hayatın her alanına dair üretilen onca dökümana ve yapılan ortak çalışmalara kadar birçok alanda topluma öneride bulunan altı siyasi parti girdikleri ilk genel seçimde başarılı olamayınca mecburen umutduzluğa düştüler ve partilerin içi bir anda karlştı veya sessizliğe gömüldüler.

Oysa, bu partilerin ortaya koyduğu dökümanlar, toplumsal kesimler tarafından hatırı sayılır destek görmüş, borsada kullanılan meşhur tabirle “satın alınmıştı.”

Bu proje sadece muhalif siyaseti değil, ülkesi için yazıp çizen, okuyup düşünen akademisyen, kanaat önderi tarafında da heyecanla karşılanmış, toplumda umut oluşturmuştu.

Ne var ki, bu projeler satın alınmasına rağmen Altılı Masa aktörleri ve Cumhurbaşkanı adayı topluma yeterli güveni veremedi ve seçmen, iktidar tarafından yapılan “algı operasyonlarına” direnemedi ve oyunu mevcut statükodan yana kullandı, böylece olanlar oldu ve birçok işini doğru dürüst yapamayan, yapmayan siyaset esnafı, siyaset esnafından beslenen yazar-çizer erbabı tarafından Altılı Masa ve ortaya koydukları iddialar bir anda değersizleşti, otoriter zihniyet erbabı iktidar tarafından ileri sürülen tezi doğrular şekilde davranıp birbirlerini suçladılar.

Otoriter zihniyet ve iktidar tarafının yaptığı ve söylediği “Bunlar altı kişi/altı ayrı görüş ülkeyi yönetemezler, ülkeyi teröre teslim ederler, zaten terörün yandaşı partide yanlarında ve birbirleriyle kavga etmeye hazır durumdalar” diyerek seçmenin kafasını karıştırdı ve böylece beceriksizlikleri ve hukuksuzluklarının üstünü örttüler.

Muhalefet seçim sonrası sadece birbirleriyle kavga etmekle kalmadı, kendi içlerinde de kavgaya tutuştular.

Altılı Masanın iki büyük aktörü CHP ve İYİ PARTİ'de seçim sonrası sular bir türlü durulmuyor , birbirlerini suçlayarak kendilerini aklamaya çalışıyorlardı.

Alınan sonuçlardan elbette diğer dört parti ve hatta Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nu destek açıklaması yapan Yeşil Sol Parti’ninde sonuçlardan memnun olmadıklarını, iç muhasebe yaptıklarına şahit olduk.

Büyük umutlarla topluma sunulan Altılı Masa'da ete kemiğe bürünen, kurulan çalışma ekipleri tarafından üretilen dökümanlar, toplumda oluşan umutlar şimdi bir anda anlamsızlaştırılmaya çalışılıyor.

Oysa, yapılan bu çalışmalar, harcanan emek karşılığında üretilen dökümanlar, ülkemizin bugünü ve geleceği için çok önemlidir.

Partilerde yaşanan psikolojik çöküşten sonra Yerel Yönetimler Seçimlerine gittik ve seçmen bu defa hemen hemen her seçim bölgesinde iktidar karşıtı partilere oy vererek yukarıda dile getirdiğim tezi doğrularcasına muhalefet partilerine yöneldi, kurulduğu günden bugüne ilk defa Ak Parti seçimlerden ikinci parti olarak çıktı.

Cumhur ittifakından ayrılan ve muhalif siyaset yapan Yeniden Refah Partisi de Cumhur İttifakından kaçan ama CHP'ye gitmeyen seçmen için alternatif olarak konjönktürel başarı elde etti.

Yerel seçimlerden CHP, en kazançlı parti olarak çıkarken muhalif blokta en büyük kaybı İYİ PARTİ yaşadı.

Seçim sonuçları İYİ PARTİ için adeta yıkım oldu.

Bu haliyle partinin toplumda karşılık bulması artık mümkün görünmüyor ve erime hızla devam edecektir.

Muhalif tarafta yer alan diğer partilerde yapabildikleri kadar durum değerlendirmesi yapmak ve topluma umut olacak ve yapacaklarıyla “çekim alanı” oluşturmak zorundalar.

23 yıla yaklaşan Ak Parti ve Erdoğan egemenliğinde süren iktidar, siyasette ve bürokraside büyük yara almış ve bu yarayı sarması da mümkün görünmemektedir.

Yerel Seçimlerden Ak Parti ile birlikte Cumhur İttifakı ortakları, özellikle MHP'de oy kaybederek çıkmıştır.

Yerel seçim sonçlarına göre, artık ülkemizde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, önce siyaset ve özellikle Ak Parti içinde uygulanan politikalardan ve sonuçlarından rahatsız olanlar kendini özgür hissederek itiraz seslerini yükseltecek, Basın, AYM, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Merkez Bankası, İş Dünyası, Odalar, STK'lar, sivil ve Askeri Bürokrasi görev tanımları ve etki alanları içinde olan hususlarda “Erdoğan tahakkümüne/iktidarına” direnme iradesi gösterecektir.

31 Mart yerel seçim sonuçları ülkenin tüm alanlarda özgürleşmesinin önünü açmış, her kurum ve kesime cesur olmalarını, derli toplu durmalarını, sahici politika, söylem ve güven veren, iddiasını ortaya koyan kadrolara açık mesaj vermiştir.

Seçmen Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemine karşı, Parlamenter Sistem, Hukuk Devleti, Adil Yönetim, Refahın artması ve yaygınlaşmasını istemektedir.

Seçmen çoğunluğu, ülkemizin içine girdiği, aslında iktidarında kabul ettiği siyasi sistem sıkışıklığından çıkmanın yolunun “Altılı Masa” ile topluma sunulan anayasal değişim olacağını söylemiştir.

Gücü elinden bırakmak istemeyen otoriter zihniyet ise, anayasa değişikliğini 50+1’den 40+1 veya en çok oy alanın iktidar olmasını böylece mevcut sorunların ana kaynağı  kontrolsüz gücü kullanmak istemektedir.

Bu teklif, hem siyaseten hem temsil ve idarede adalet açısından birçok sıkıntı doğuracaktır.

Bize göre, aklı selim siyaset erbabı tarafından “Altılı Masa” müktesebatına mutlaka müracat edilmelidir.

Benim burada “Altılı Masadan” muradım ise partilerin yeniden birliği değil, üretilen metinlerin ruhu ve topluma vadettiği özellikle “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemdir.”

Şimdilik, ebeveyleri tarafından istenmeyen çocuk gibi cami avlusuna bırakılan “Altılı Masa Projesini içeren sistem ve öneriler” ülkenin içine sokulduğu mevcut durum ve badireden çıkış için kurtuluş reçetesidir.

Bize göre, önümüzdeki sonbaharda ençok bu konular konuşulacaktır.

Bu, özgürleşmek isteyen siyasetin ve devlet kurumunun tek çıkış yoludur.

Siyaset yapmak isteyenler buna hazırlıklı olmalıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —