Ahmet Rauf Akay


SAHTE DİNDARLIK

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şahsına ve başında bulunduğu bakanlığa yönelik eleştirilere cevap verirken, camilerin ahır yapıldığını söyleyerek bazı çevrelerin laiklik anlayışını tenkit etti. Eleştirilere cevap vermek yerine karşı saldırıya geçmek de bir yoldur ama kimseyi tatmin etmez.


Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şahsına ve başında bulunduğu bakanlığa yönelik eleştirilere cevap verirken, camilerin ahır yapıldığını söyleyerek bazı çevrelerin laiklik anlayışını tenkit etti. Eleştirilere cevap vermek yerine karşı saldırıya geçmek de bir yoldur,ama kimseyi tatmin etmez. Dünya ileri bakarken, biz ideolojik sebeplerle hep geriye bakıyoruz. Dün, bugünümüze ayak bağı oluyor. 

Yüz yıldır hep aynı tartışmaları yapıyoruz. Abdülhamitçiler, Atatürkçüler, laikler, muhafazakarlar, Osmanlıcılar Cumhuriyetçiler hep geçmişten bugüne taşınan kavgalarımız.Birbiriyle uzlaşması mümkün kavramları bile ayrıştırarak hasım cepheler oluşturuyoruz. Mesela milliyetçilikle bir ümmetten olmak bağdaştırılabilir kavramlar olmasına rağmen rakip kavramlar haline getirildi. Gökalp, Türk milletindenim, İslam ümmetindenim demiş, iki kavram arasında çatışma veya mübayenet olmadığını ortaya koymuştu. Ümmet kavramı siyasallaştırılarak Müslümanları tek siyasi çatı altında toplamak olarak nitelendirilince, milli devleti reddeden bir kavram haline geldi ve onunla çatışmaya başladı. Oysa İslam bizden tek devletli bir siyasal örgütlenme istemiyor, böyle bir buyruk da yok. Zaten dünyanın farklı ve birbirinden kopuk coğrafyalarına dağılmış Müslümanların böyle bir siyasal birlik kurmaları da mümkün değil. Bizden istenen nerede olursak olalım kardeş dayanışması içinde olmak, yardımlaşmaktır. Gerçek bu minvalde olmasına rağmen, İslam, çarpık ve müslüman toplulukların dağılımlarına uygun olmayan yorumlarla siyasi bir proje haline getirilip yaşadığımız gerçeklikle çatışır duruma sokuldu.Hayatla çatışan bir din mümin yerine deist, ateist, inkarcı insanlar üretir. Asıl önemlisi bazılarının gördüklerine inanmayıp, görmek istediklerine inanmaları, iki yüzlü bir tutum izlemeleridir. 

Geçen hafta Jeniffer Lopez Riyad’da Kabe görüntüsü altında yarı çıplak bir konser verdi. Arap seyirciler, Kabenin saygınlığını ayaklar altına alan bu görüntüleri çılgınca alkışladılar. Bu konser Türkiye’de veya bir Avrupa ülkesinde olsa kıyamet kopardı. Ama günahı işleyen, bu rezaleti irtikap eden bizdense bazılarının İslamcılığı bunu yutmayı, görmezden gelmeyi tercih ediyor. Kısacası her tarafımızdan veya taraflarından riya ve iki yüzlülük akıyor. Arap, Kabeyi eğlencesine fon yaptığında,günah işlemiş olmuyor mu? Bu hırsız bizdense görmezden gelirim samimiyetsizliğidir. İnsanlar bunun için dinden, imandan  Soğuyor. Aradığı samimiyeti hiç bir yerde bulamıyor. Hobbes;” Dünyadaki bütün din değişimlerini bir sebebe bağlıyorum” der: “kötü din adamları…” Galiba bu sözü biraz daha genişletip dinden bütün uzaklaşmaları onu savunduğunu söyleyenlerin riyakarlığına, iki yüzlülüğüne bağlamak daha doğru. “ Camiler ahır yapılmışmış…” Bunu en son konuşacak kişi veya kişiler Yusuf Tekin ve benzerleridir. Arap’ın parası her çirkinliği görmezden gelmeye yetiyor. Şimdi söyleyin bakayım; bu bir dine inanmak mıdır, yoksa ondan daha çok güç ve paraya iman etmek midir? Arap’a niçin sesiniz çıkmıyor, sizi susturan ne?