Yaklaşık dört yıl aradan sonra bir kez daha Semerkand'ı ziyaret etme imkanı buldum. Semerkand, İslam Dünyasının en önemli medeniyet
merkezlerinden ve kadim Türkistan'ın kadim başkenti.Türk Dünyasının büyük hükümdarı Emir Timur'un, İmam Buhari'nin, Hz. Peygamberimizin kuzeni Kusam b. Abbas'ın, Ulugbey ve Kadızade Rûmî gibi büyük devlet ve ilim adamlarının türbelerinin, 15-17. yüzyıllar arasında Ali Kuşcu, Harezmî gibi nice astronomi, matematik ve müsbet bilim alimlerini yetiştiren ve bugün "Kayıp Aydınlanma" olarak adlandırılan Müslümanların bilimde en parlak yıllarına ait ona yakın medreselerin bulunduğu dünyanın gözbebeği bir kent.
Merhum İslam Kerimov döneminde neredeyse tüm kadim eserleri restore edilen mübarek şehrin, tüm yollarının yenilenmesi, kadim geleneğe uygun sivil mimarinin ihya edilmesi, resmini aşağıya koyduğum eskinin esintileriyle çok şık ve modern bir uluslararası havalimanına kavuşması, 2017 yılından sonra mevcut ve vizyoner Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev'e nasip oldu.
Seyahatimize katılan arkadaşlarımın ortak kanaatine göre, Semerkand'ın bugünkü hali pek çok açıdan Başkent Taşkent'i kıskandıracak kadar düzenli, temiz ve güzel.
Bir milyonu merkezde olmak üzere ilçe ve köyleriyle dört milyona yakın nüfusu olan Semerkand, nüfus yapısıyla tam bir kültürler mozaiği. Çoğunluk Özbeklerin yanısıra, şehir merkezinde ağırlıklı konuşulan dilleriyle Tacikler ve Farisîler, Ruslar, Ukraynalılar... Vilayette bazı köylere yüzyıllar önce Hicaz ve Yemen'den buraların İslamlaşması için gelip yerleşen Araplar, iki adet Türkmen Köyü ve birkaç Kürt Köyü... Bunca farklı kültürü bir arada uyum içinde barındıran, "hemen hemen hiçbir önemli adlî vakaya rastlanmayan", trafikte ve şehirde olağanüstü bir sükûnetin ve huzurun hakim olduğu bir şehri daha fazla deneyimlemek keşke nasip olsa diye düşünmeden edemedik.
Müthiş bir toplumsal disiplinden bazı örnekler vermem gerekiyor: Şehirde sigara kullanma alışkanlığı pek yok; içenlere de açık alanlarda bile içilmesine izin verilmiyor. Kafelerde de sigara içilmiyor. Dolayısıyla şehrin hiçbir köşesinde, kaldırımında izmarit veya çöp görmeniz mümkün değil. Hatta çöp konteynerleri nerede acaba diye aradığımız olmuştu. Pazar yerlerinde bile satıcı kadınlar yerleri tertemiz tutuyorlardı. Nargile kafe bulmak da imkansız gibi. Şehirde hayat yatsı namazından sonra adeta evlere çekiliyor. Cami abdesthanelerinde, tüm Özbekistan'da olduğu gibi, her bir abdest alan için el yüz ve ayak için farklı renklerde küçük temiz havlular var. Kurulandıktan sonra onları, biriktirilip yıkanmaya götürülen kutulara atıyorsunuz.
Dini hassasiyetlerden bağımsız olarak, hava olağanüstü sıcak olmasına rağmen dekolte sayılabilecek kolsuz tişört/gömlekli, dar veya kısa pantolon veya kotlu tek bir kadına rastlamanız mümkün değil. Çöle yakın bir iklime sahip olan Semerkand'ta kadınlar, genellikle rengarenk tunik ve geniş şalvarımsı pantolonlar giyiyorlar. Başı açık kadınların yanısıra Cumhurbaşkanı Mirziyayev'in tanımlamasıyla "Özbekâne Başörtüsü" de kullanıyorlar.
Caddelerdeki 10-15 yaşında arabalar bile fabrikadan/boyadan yeni çıkmış gibi, pırıl pırıl. Nerede ise çizikli, küçük hasarlı araba yok gibi. Arabaların neden bu kadar temiz ve bakımlı olduğunu soruyoruz, Semerkandlıların arabalarına düşkün olduklarını ve sık aralıklarla yıkattıklarını, geniş yol ve caddelerde küçük hasarlı kazaların az görüldüğünü anlattılar.
Hayat bize göre oldukça ucuz Semerkand'ta. Bizim 20 dolar ödediğimiz etin kilosuna onlar 5 Dolar ödüyorlar. Elektrik, su doğalgaz cep telefonu gibi faturalar da bizdekinin üçte bir fiyatına. Bir öğretmen veya memur maaşı belki bizimkinin yarısı kadar ama alim gücü oldukça yüksek olduğu için ve de gelir dağılımı bize göre daha iyi olduğu için sanki halinden memnun olanların sayısı fazla. Bir de Allah vergisi bir iklime ve tarım imkanına sahipler. Turunçgiller ve zeytin dışında galiba herşeyin bol bol yetiştirildiği mümbit topraklara sahip, çalışkan insanlar Özbekler. Devlet son yıllarda özellikle tarımsal modernizasyon ve sulama projelerine olağanüstü önem ve destek veriyor. Ülkemizden gidip orada badem yetiştiren Türk tarımcılarla karşılaştık havaalanında. Özbekistan son on yılda dünyada en fazla doğrudan yatırım çeken bir kaç ülkeden biri. Ülke genelinde Rusya'dan, Çin'den Kore'den, Almanya'dan Türkiye'den gelen iş adamları çok. Türkiye'den de iki bine yakın şirket şu an Özbekistan'da faaliyet gösteriyor.
Dini hayat ve camiler belki hiçbir ülkede bu kadar hareketli değildir. Camileri dolduranların çok büyük kısmının gençlerden oluşması da ayrıca dikkate değer.
Taşkent gibi Semerkand da Özbekistan'ın son yıllarda kazandığı ivmeden nasibini fazlasıyla almış görünüyor. Allah nazarlardan saklasın, Semerkand özelinde Özbekistan'ın dünyanın en yaşanabilir ülkeleri arasında yer alacağı günler yakın gibi görünüyor. Bizimkilere ders olsun...