Göktan Ay


Sn. Cumhurbaşkanımız, Öğretmenleri Akademisyenlere Tercih Mi Ediyor?

Öğretmenler ve Öğretmen Sendikaları, MEB tarafından hazırlanan ve R.G.’de yayımlanan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ve özellikle Başöğretmen ve Uzman Öğretmen sınavına karşı karşı ve maaşlarına zam konusunda da  sosyal medyada yoğun çaba gösterdiler…


Öğretmenler ve Öğretmen Sendikaları, MEB tarafından hazırlanan ve R.G.’de yayımlanan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ve özellikle Başöğretmen ve Uzman Öğretmen sınavına karşı karşı ve maaşlarına zam konusunda da  sosyal medyada yoğun çaba gösterdiler…

Ve, 24 Kasım 2022’de Cumhurbaşkanımızdan müjdeli haber duymak istediler. 

Peki, duydular mı?

Maalesef, çünkü yok!

Olsa dükkan onların!

Önce bir hatırlatma yapalım; “24 Kasım 1928, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gündür. Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981'den itibaren her 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.”

Şimdi ayrıntılara geçelim;

“Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öğretmenler Günü münasebetiyle 81 ilden gelen öğretmenlere hitap etti;

Vatanımızın dört bir köşesinden gelen siz öğretmenlerimizle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm öğretmenlere hayırlı olmasını diliyorum.”

“Cumhurbaşkanı; Bizim varlık sebebimiz öğretmenlerimizdir. Biz öğretmenlerimizle bugünlere geldik. Eğer Cumhurbaşkanı olduysak öğretmenlerimizin sayesinde oldu." 

AY: Akademisyenler Günü olmaması büyük kayıp! Öğretmenler şanslı! Öğretmenlerimiz, yılda bir defa da olsa, hatırlanıyor ve haklarını aramak için çalışıyorlar. Ama, “öğretmenleri yetiştiren” akademisyenler, nedense öğretmen/eğitmen sayılmıyorlar... Ve, hep kaybediyorlar...

Bunu neden söylüyoruz?

Sn. Cumhurbaşkanımız 7100 sy. Yasa’dan sonra bir kez ahi Akademisyen sorunlarını ağzına almadı…

“Cumhurbaşkanı; “Her seviyede çok sayıda eğitim kurumu kazandırdık. Bizim çektiğimiz çileyi bu nesil çekmesin diye düzenlemeler yaptık." 

AY: Doğru, son 21 yılda  ülkemizde eğitime çok önem verildi, kamu kaynakları aktarıldı. Ama, Milli Eğitim Bakanı’nın 8 kez değişmesi, her değişiklikte sistemlerin alt üst edilmesi, gelen Bakan’ın –sanki başka parti iktidara gelmiş gibi-  üst kadroları değiştirerek Devlette devamlılığı sağlamaması v.b. sebeplerde kalite yakalanamadı. PISA 2018 sonuçlarına göre okuma becerileri alanında ülkelerin aldığı puanlar 340 ile 555 arasında değişti. 79 ülkenin bu alandaki ortalama puanı 453 olarak gerçekleşti. Türkiye bu alanda ortalamanın üzerinde aldığı 466 ortalama puanı ile katılan ülkeler arasında 40'ıncı sırada yer aldı.2022 henüz açıklanmadı… 

https://pisa.meb.gov.tr/www/yayimlanan-pisa-sorulari-bilgisayar-tabanli-degerlendirme-ortamina-aktarildi/icerik/10

Bu söylemi Akademiye de yansıtırsak şöyle bir gerçek oluştu:

207 üniversite kazandırıldı. MYO olmayan ilçe kalmadı. “Kaliteli kadro” sıkıntısı had safhaya yükseldi. Eski “Yeni YÖK” tarafından Prof. altı akademisyenlerin sorunları hep gözardı edildi. 50d, Denklik, 100/2000 Dr.lılar, 7100 sy.yasa mağdurları ortada bırakıldı ve hiçbir açıklama yapılmıyor. Kurulan komisyon ve atamalarda Prof. tercih dilince, bir Prof. saltanatı oluştu ve Prof. lar, “alt kadrolarla” olan merdiveni kaldırdılar. Sorunlarıyla yalnız bıraktılar. 

Ve, 2006-15 arası Y.DİL SORULARINI ÇALARAK, JÜRİLERİ OLUŞTURULARAK v.b.  Doç./Prof. olan Hırsız Akademisyenler Çok büyük sorun... Kadrolaşma peşinde koşup, kendinden olmayanlara uyguladıkları; mobbinglerle, soruşturmalarla akademinin güvenirliğini yok ediyorlar..

“Cumhurbaşkanı: Sınırlarımız içinde ve dışında bu mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Evlatlarımızı terör tehdidi olmadan yaşatmaya kararlıyız. Öğretmenler bilgisi ile beraber, tecrübesi ile beraber bizlere örnek oluyor. Öğretmen olmak bir cana dokunmaktır. Öğretmenlerimiz eğitim öğretim sistemimizin temel yapı taşı olmakla birlikte karakterlerimizin de mimarıdır. Son 20 yıldır öğretmelerimizin görevlerini gönül huzuruyla yapabilmeleri için pek çok adım attık.”

AY: Elbette, ülkemizin en ücra köşelerinde eğitim nefer olarak görev yapan öğretmenlerimizi korumak, kollamak Devletimizin asli görevidir. Her iktidara teşekkür ederiz…

“Cumhurbaşkanı; Biz günü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye, geleceğe yön vermeye odaklandık. Eğitime ilişkin her reformu uzun istişareler neticesinde tasarladık ve uyguladık. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu ortaya çıkardık.”

AY: Evet, ÖMK kanun çıktı, ama sendikalar dahil memnuniyet çok az oldu. Ve, meselenin sadece maaşın artmasına endekslenmesi kabul edilemedi. Şimdi AYM’de olan tasarıda “Sendikaların dinlenmesine” kadar verildi. O zaman, bu kanunu kim hazırladı. Öğretmenlerle ve sendikalarla görüşülmedi mi? Soruları gündeme düştü. AYM karar verinceye kadar sınavın iptali istendi. Ve, sınav yapıldı..

“Cumhurbaşkanı; “Öte yandan uzman öğretmenlik sınavında 422 bin 368 öğretmenimiz başarılı oldu. Muaf tutulanlarla birlikte 516 bin 974 öğretmenimiz uzman öğretmen olma hakkını kazandı. Başöğretmenlik sınavında da 66 bin 422 öğretmenimiz başarılı oldu. Muaf tutulanlarla 66 bin 679 uzman öğretmenimiz başöğretmen olma hakkını kazandı."

AY: Demek ki; Başöğretmenlik de, muaf tutulan 257 kişi, Uzman Öğretmenlik de  muaf tutulan 94. 606 kişi oldu.. Tabii ki, bu arada Pedagojik Formasyon Belgesi alanların sınavdan muaf tutulması çok tartışıldı. Çünkü, biliniyor ki birçok kişi, kendi alanında değil, farklı alanlarda Y.Lisans ve Dr. yapıyor. Ve, hiçbir Lisansüstü Eğitimi, Lisans Eğitimini karşılamıyor. O zaman formasyonun, Y.Lisansı  karşılaması mümkün gözükmüyor.

Geç de olsa, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), "Pedagojik Formasyon Eğitimi alanların bakanlıkça “Yüksek Lisans derecesine denk tutularak ilgililerin uzman öğretmen unvanı için yapılacak yazılı sınavdan muaf tutulduklarına" yönelik haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Anlayamadığımız, Bakanlık (MEB); neden temsilcilerden, uzmanlardan, konu akademisyenlerinden  görüş almaktan kaçıyor ve gereksiz spekülasyonlar içinde kalıyor!