Göktan Ay


Son yılların sorunu; “Liyakatsizlik, ehliyetsizlik ve gönülleri kazanamamak!

Ülkemizde sayısı 53 olan Konservatuarlar o ilin ve üniversitenin tanıtım güçleridir…


Ülkemizde sayısı 53 olan Konservatuarlar o ilin ve üniversitenin tanıtım güçleridir… 

Ama, nedense özel günlerde/festivallerde  konservatuarlardan istek gelmez, ekipler görülmez…

Sanki onlar topluma uzak işler yapmaktalar!..

Yine, 2024 Kültüryolu Festivali’nde olduğu gibi popüler isimler kazanır!..

Üst makamların yemeklerine onlar çağrılır!..

Afişlerde o alanın usta simleri değil de popüler olan önde ve büyük boy yer alır. Yazsak ta, söylesek te durum aynen devam ediyor…

Biz, olaylara taraflı değil, kurumsal ve   çözümcü yaklaşıyoruz…Ülkemizin tüm kurumlarını ve özellikle Güzel Sanatlar ve Müzik Kurumlarını önemsiyor, sağlıklı işlemesini bekliyoruz…Çünkü, ülke hepimizin ve başka Türkiye yok!...

Cumhurbaşkanımız -gereksiz yere-  iki şapkayı giymeye devam ederek, kendini yormaya devam ediyor. Diyor ki; “AK Parti teşkilatlarında görev alacak kişilerin, şu bakanın, bu milletvekilinin, filanca grubun, falanca yapının adamı değil, davanın ve milletin adamı olması şarttır. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; davası olmayan ve bulunduğu yerde milletimizin tamamını kucaklayamayan hiç kimse AK Parti’de yöneticilik yapamaz. Liyakat, ehliyet ve gönülleri kazananlar öne çıkmalı”

Kendi ifadesi ile; bir ara yeni Ömer’leri bulmak için çalışıyordu, bulunamadı Hala eski, yıpranmış isimlerle yoluma devam ediyor.. Bu saatten sonra da çok zor, çünkü; her küskünün mobil muhalefet etme durumu da var…

 Biraz önce kıyıda yürüyüş yaparken otel çalışanları ile sohbet ettim, konuları MV’nin fazlalığı idi. “550 MV çok, ne iş yapıyorlar?. Madem bizim için değil partileri ve liderleri için çalışacaklarsa neden 550? Birileri 3-4 maaş alıp, akrabalarıyla üst görevlere atanırken kendileri geçim sıkıntısında içinde asgari ücrete talim ediyoruz.” Diyorlardı.

Özellikle son cümleler  yıllardır söylendi/yazıldı, ama bir arpa boyu yol gidilmedi ve  AK Parti’nin en zayıf karnı oldu…

Şimdi de iş büyüdü, 31 Mart’da seçim alınamadı. Yenilik- temizlik için 81 ilin istifasından bahsediliyordu, o da yapılamadı... “Eski Erdoğan olsa, hemen kesip atardı. Demek ki parti içinde sıkıntıları var.” deniyor.

Fetö mensuplarının yıllarca sırtları sıvazlandı, ama ülke zarar gördü, uçurumun kenarından dönüldü…Ders alınmış mı? Hayır, şimdi de Menzil Tarikatı ve Süleymancıların etkin olmaya başlandığı konuşuluyor. Oysa tarikatlara gerek yok, ülkenin yetiştirdiği, çalışkan-üretken Cumhuriyet’e bağlı kadrolar var. 

AK Parti, en başarılı olduğu kuruluş ilkelerinden, AB girmekten, yani 2002-2007 döneminden, 2007’den sonra vazgeçilmeseydi, ülkemiz  büyük sıkıntılar yaşamayacaktı!…

Peki, görevden almayla, Bakan/Rektör/Müdür/Üst Kurulu Başkanı vb. değiştirmekle, sorun çözülecek mi?

Hayır?

Çünkü, göreve atanan suistimal vb. yapsa da Sn. Cumhurbaşkanı “atadığını” kimseye yedirmiyor, soruşturma açılamıyor ve görev bitince tertemiz oluyor. Böyle başarı olabilir mi? Yaptıkları –varsa- yanlarına  kar mı kalıyor!

Cumhurbaşkanı gidişatı görüyor, yeni atamalarla, “partiye bir heyecan getirmek istiyor”  ve “metal yorgunluğu var, yorulan çekilsin” diyor ama, ne kadar emir verirse versin, insan yapısı emirler aşağıda uygulanmayacak, mutlaka takılacaktır…

 Bir ara A.Selvi, “Cumhurbaşkanı her şeyin/tehlikenin  farkında, o zaman sorun yok demektir” diye yazmıştı…

Bir kişiye bu kadar yüklenmek te olmaz ki…Atananlar, makamda oturanlar, göreve getirilenler  ne  yapacak?!... 

İnsanımızın genel   yapısı ile;  OHAL’den güç alan kişiler, zaten arkamda devlet var deyip, kurumlarında olur olmaz işler yapmaya devam ediyorlar… 

Gerçi “Sn. Cumhurbaşkanı da böyle istiyor, kimseye yetki vermiyor ki!” diyebilirsiniz, o da doğru…

2020’de Hükümet Sözcüsü B.Bozdağ’ın, yüzlerce aileyi ilgilendiren konuda, sadece ; “ÖSYM’nin yaptığı büyük bir hatadır. Çünkü üniversite sınavına giren gençlerimizin tamamı hayallerini gerçekleştirmek için ter döküyorlar, emek veriyorlar ve oranın işlemlerini doğru, objektif, güvenli bir şekilde yapacağına inanıyorlar. Onun için de ÖSYM, bir güven adresidir, hep böyle olmuştur ama zaman zaman böyle olaylar olduğunda da ÖSYM elbette yıpranmaktadır. Bu hadisede de gördüğümüz kadarıyla çok açık, net bir hata vardır.” demesi!..

Ve YÖK’ün soruşturma açması, ama sonuçlanmaması nasıl anlatılabilir.

Ülkemizin dört tarafına zenginlik katan ormanlarımızın orman vasfı dışına çıkarılması, yerine inşaatlar yapılması, yeşilin maden ocakları ile kaybedilmesinin dalga dalga  ülkeye yayılması, Siyaseten KİME KAZANDIRMAKTA/KAYBETTİRMEKTEDİR?!..

Geçenlerde yeniden ikinci dönem için rektör olarak atanan bir kişinin yaptıkları o kadar çok medyaya yansıdı ki, herkes “görevi uzatılmayacaktır” derken, sürpriz rektörlüğe devam dendi. O yüzden ölçüt önemli  diyoruz… 

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar (25.04.2024); "2027 yılına kadar üniversitelerimizin tamamına yakınının akreditasyon süreçlerini tamamlamasını bekliyoruz" demişti...

Merak ediyoruz, olabilecek mi?

Dün de bir gelişme yaşandı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 25 Temmuz'da Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne atanan ve 

istifasından bir gün önce ES TV’ye konuk olup ve dört yıllık projelerini anlatan  Prof. Dr. Fuat Erdal bir açıklama yapmadan istifa etti...Alın size söylentilere yol açacak bir konu daha… 

 

Diyelim ki Sn. Cumhurbaşkanı yenilenme yapmaya başladı, o zaman eskiler davaya ihanet mi etmiş olacak?,. 

Ya da yeni atanacaklar, ne kadar dava adamı olacak?.. 

Başarı ölçütü ne olacak?

 

Ne kadar güven verecek?..

Garantisi var mı?..

Sıkışınca; dava, din, ibadet, cami, bayrak, vatan deniyor, ama AK Parti örgütü  içinde kazanlar kaynıyor...

Öyle şeyler anlatılıyor ki, ağzımız açık kalıyor…

Son yıllarda, -liyakat kalkınca-  herkes bir üst göreve atanmanın peşinde!..

”Riyakarlık, yalakalık, dedikodu v.b. yapanlar kazanıyor, kadro/unvan  alıyor” söylemi çok yaygın…

Tabandaki kadınlar;  “Ak Parti siyaseten çok sıkışınca kadın ve başörtüsüne gelinmesini”  istemiyor, “bu konu artık kapandı, siyasi rant  için kullanılmamalı, onun yerine; kadınların gelişmesine çalışılsın, cinayetlere, tacizlere  engel olunsun” diyorlar…

KADEM ne iş yapıyor?

Hiçbir şey!

FETÖ ile mücadeleye kimse inanmıyor, çünkü görevlere atanan bazı isimler FETÖ ile iktisaplı çıkıyor. Bunların içinde Rektörler bile oluyor.

Sn. Erdoğan’ın eski metin yazarı, Yenişafak Yazarı Aydın Ünal uyarmıştı (17.08.2017); “Metal yorgunluğu, ekonomi, FETÖ ile mücadele, dış politika, AK Partili gibi ya da ‘Reisçi’ gibi görünenlerin kurdukları tuzaklar, içerden ve dışardan yapılacak saldırılar, algı operasyonları, AK Parti’nin önümüzdeki dönemde aşması gereken potansiyel sorun ve risk alanları.”

Eee, 7 yılda bir gelişme oldu mu? Ekonomi çok kötü, dış politika zikzaklı, Ak Parti AKP’lilerle uğraşıyor, özellikle CHP ve Ekrem İmamoğlu üzerinde yapılan algı operasyonları bıktırıyor, sanki Ak Parti döneminde İstanbul’u/Ankara’yı sel basmıyormuş gibi, sürekli İstanbul ve Ankara fotoğrafları vermek doğru bulunmuyor.

TV’lere çıkan kadrolu yorumcular, hep bilinen şeyleri söylüyor ve sürekli niyet okuyorlar. Milletin; akademisyenin, çalışanın, emeklinin, asgari ücretlinin, öğretmenin vb. sorunları ekranlara yansımıyor. Sadece kendilerine görev verilen suni konularda saatlerce konuşuyorlar ki kimse de dinlemiyor.

Bu yönetim(ler)in suçu…

Sayıştay kurumların yıllık denetim raporlarını açıklıyor. 

Vay arkadaş! 

Nerdeyse doğru çalışan kurum yöneticisi yok…

Rahatlar, çünkü arkalarında iktidar var!