Tarımda zehirli atıklar hem toprağa hem de ürüne büyük zarar veriyor; vücutlarımız zehirleniyor, toprak çürüyor; üstelik su kaynakları da azalınca doğanın kendini temizleme yani eko-sistem döngüsü büyük zarar görüyor ve bunun riskleri giderek daha da artıyor.
Hastalıklar, özellikle obezite, kanser, bağırsak hastalıklarında artış boşuna değil!... Yani hormonlu ürünler canımıza ot tıkıyor.
Buna bir çare bulmak lazım. İlk başta ilaçlama ve hormonlı yiyeceklerin ürün artışı ve fiyatlandırmada yararlı olduğunu düşünüyoruz ama öyle değil. Bu işin bedeli hem sağlığımız için hem de tarım alanlarının korunması için, hem de besin zinciri açısından büyük zarar veriyor.
Buna bir çözüm bulmak lazım.
İlk başta tohum önemli; sonra toprağa göre ürün... Ayrıca tarımsal üretimde bir önemli girdi var ki göze çok çarpmıyor ama ilaçlama önemli bir risk.
Bunun çaresi var. En başta biyoteknolojik ilaçlar üzerinde çalışılabilir; organik İlaçlama gibi.- Mesela ısırgan otu solüsyonuyla ilaçlama yapılıyor; çok iyi sonuçlar alınıyor.- Bu konuda Ziraat Mühendisi Sayın Dr. Füsun Özcan’ın ‘Börtü-Böcek,’ kitabı var, oradan faydalanılabilir.
Bu vesileyle tarımla ilgilenenlere, yetkililere sesleniyoruz; belli bir bölgede aynı ürünleri veya hastalıkla mücadele konusunda toptan bir ilaçlama faaliyeti sürdürmek; ayrıca bunu organik ilaçlar kullanarak yapmak için lütfen deneme çiftliklerini kurun, çiftçilere yerel alanda bunun faydalarını bire-bir görüşmelerle anlatın.
Bakın tarım konusu, su ve hava kirliliği –eko-sistem- döngüsü içinde, yoğunlaşan kent nüfusuyla gittikçe artan sağlık risklerini barındırıyor. Bunun için ciddiyetle ele alınması gereken yeşillendşrme politikalarında çorak dağlara ot dikimi dahil, ağaçlandırmalara süratle ağırlık verilmelidir. Ayrıca bu alanlara nehir ıslahı ve yeraltı sularının korunması amaçlı sarnıçların ve kapalı devre su yollarının planlanması önem kazanmaktadır.
Biz bu yazıda ağırlıklı olarak tarıma dikkat çekmek istedik. Ayrıca organik ilaçlamayı öne çıkarırken diğer yandan tarımsal planlama stratejilerinde yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu vurgulamak istiyoruz.
Bizim düşüncemize göre;
Ayrıntılar
Çiftçi bir ürün ekeceği zaman;
Tarım Orman Bakanlığı’nca tarım alanlarında ekim dikim elverişliliği raporlarının verilmesi;
Valiliklerlerden ekim sertifikasyonlarının alınıp toprağın öyle işlenmesi; (Ölçek ekonomileri ve lojistik imkânları gözetilerek)
Ziraat odalarının bu alınan ürün sertifikasyonları ile ‘tarımsal ürün borsalarının’ oluşturulması; avans ödeme ve ‘birlik’ üzerinden ürünün piyasaya satışa sunulması; (Akhisar Zeytincilik Organize Sanayi Bölgesi örneği gibi)
Belediyelerin de lisanslı depoculuk ve toptancı hali teşkilatlanmalarında düzenleyici rol oynaması gündeme alınmalıdır.
Tarımda ürün işleme makinalarında ‘kiralama’ ve ‘jeneratör bulundurma’ metotlarının geliştirilmesine çalışılmalıdır. Bu konuda ‘Çiftçi Malları Koruma Başkanlıkları’ na yeni faaliyet alanları tanımlanmalıdır.
Bize göre tarımsal kredi geri ödemelerinde çiftçi yalnız bırakılmamalıdır; hele bankalara karşı borçluluklarına ilişkin yüksek faiz ya da doğal afetler gibi mağduriyetler nedeniyle, ödeme aksaklıkları durumunda sigorta koruması ile arazi kayıplarının önüne geçilmelidir.