İrfan Sönmez


TERÖRÜ BİTİRMENİN KARŞILIĞI EGEMENLİĞİ PAYLAŞMAK OLMAMALIDIR

Hala bu devleti ikizleştirme, egemenliği paylaştırma projesinin terörsüz Türkiye için alınan bir insiyatif olduğunu sananlar var.


Hala bu devleti ikizleştirme, egemenliği paylaştırma projesinin terörsüz Türkiye için alınan bir insiyatif olduğunu sananlar var. 
Böyle algılansın diye adım adım gidiyorlar. Aylar önce Bahçeli bir grup konuşmasında ilk yoklamayı yapmış,“ Türkiye vatandaşlığından” söz etmişti. Dün daha ağır ve iç yakıcı bir ifade kullanarak, Apo için;“ PKK’nın kurucu ÖNDERİ dedi. Dün terörist başı bugün önder.
Aynı yoklamaları AKP içindeki maskeli etnikçiler de  yapıyor. Sırayla konuşturuluyorlar. Millete içirecekleri zehiri, bal şerbeti diye yutturmak için her imkanı kullanıyorlar.
Bu ülkede kimse terörün bitmesinden rahatsız olmaz, bilakis vesile olanlara şükran duyar. Fakat bu öyle bir şey değil, mesele sadece terörsüz Türkiye ise bu vatandaşlık tartışmaları niye? Herhangi bir pazarlık yoksa iki dilli eğitim ve anayasanın değiştirilmesi niçin bilinçli olarak gündemde tutuluyor? PKK’nın terörle elde edemediğini terörsüz Türkiye sloganıyla ona sunmak hangi akıl ve izanla bağdaşır?
Bahçeli,kullandığı ÖNDER ifadesiyle milliyetçi refleksleri hedef alarak onları çalışamaz hale getiriyor,köreltiyor.
Lidere güven ve bir bildiği var saplantısı ile milliyetçi camiayı hareketsizleştiriyor. Bir süreç başlatırsınız bunu vakarınızı kaybetmeden, temsil ettiğiniz camianın izzet-i nefsinden taviz vermeden  yürütürsünüz. Bu, öyle bir şey değil!
İki uluslu bir anayasa,o ülkenin yasayla ikiye bölünmesidir. Buna çanak tutanların iki uluslu bir anayasanın Türkiye’yi nereye götüreceğini bilmemelerine imkan yok. Çünkü önümüzde, hem de yakın tarihte bunun örnekleri var.
1960 tarihli Kıbrıs anayasası iki uluslu bir anayasaydı. Her toplumun (Türkler ve Rumlar) milletvekili ve bakan sayılarına kadar kontenjanları belirlenmişti. Peki Ne oldu? Bu,iki toplumu bir arada tutmaya yetti mi? Sonu iki devletli bir Kıbrıs oldu.
Daha yakın tarihte Çek/o/Slovakya iki uluslu bir toplumdu. Adından da anlaşılacağı gibi Çek ve Slovaklardan oluşuyordu. Anayasaları da buna göre tanzim edilmişti. Soğuk Savaş bitince iki ulus barışçıl biçimde  ayrılarak iki ayrı devlet oldular. Yani anayasayı iki uluslu hale getirmek kimsenin ateşini düşürmedi, kimliklerin altının çizilmesi ayrılığın yasal zeminini oluşturarak parçalanmayı daha kolay hale getirdi.Çünkü her hangi bir resmi belgede, bir halkın tanınması ona direk dışsal self- determinasyon hakkı kazandırıyor.Dileyen bu işin teorisini, nasılını, uluslararası hukuk açısından zeminini “ Altınordu Yayınları arasında çıkan, Self-Determinasyon, Ayrılma Girişimleri ve Kürtler” isimli kitabımdan okuyabilir.
Suriye’de olanları, Colani ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşmanın mahiyetini henüz tam olarak bilmiyoruz. Şu aşamada diyebileceğimiz tek şey,Colani tarafından Mazlum Abdi’nin bölgenin temsilcisi olarak muhatap kabul edildiğidir.
Suriye’nin,ABD tarafından yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını ve tıpkı Lübnan ve Irak gibi  parçalı hale getirilmek istendiğini biliyoruz. ABD tarafından YPG’ye verilen destek bunun içindi.
Bu yeni yapılandırmanın içinde Türkiye’nin de olduğu ayan beya ortada.Anayasa değişiklikleri onun için konuşuluyor.
Tepkileri azaltmak için en uygun aparat, bu işi Milliyetçi etiketli bir liderin öncülüğünde götürmek. Onun için Bahçeli koç başılık görevini yapıyor.
İki ulusu anayasaya dercetmek hukuki bölünme, daha sonra bunu sahaya ve coğrafyaya yansıtma fiili bölünmedir.
Onun için kabullerimizi, ön yargılarımızı, siyasi bağımlılıklarımızı bir tarafa bırakmadığımız takdirde kuşa çevrilmiş bir Türkiye’ye uyanmamız uzak bir ihtimal değildir. Evet terör bitmeli ama bunun karşılığı ne anayasanın değişmesi ne de yaşlı genç, çocuk, bebek ayırımı yapmadan öldürenleri kahramanlaştırmak olmalıdır.