Yüksel Durak


Tez, Antitez… Erden Timur Ve GALATASARAYLILIK

TARAFTAR GÖZÜYLE


2021-22 sezonuydu…

Galatasaray PSV’yi alt edemedi ve Avrupa mücadelesinde UEFA Avrupa Ligi’nde devam etmek zorunda kaldı.

E Grubunda 6 maç sonunda grubu Lazio, Marsilya ve Lokomotiv Moskova önünde yenilgisiz lider tamamladı Cim Bom.

Bu çok büyük bir başarıydı.

Hele günümüzde Konferans Ligi’ne gösterilen önem düşünüldüğünde…

Galatasaray camiası mutluydu fakat coşku noksandı. Çünkü bu camia salt başarıya endeksli değildi. Gümbür gümbür bir oyun, heyecan, coşku ve keyif isterdi. 

Gruptaki liderlik başarısı taktiksel bir başarıydı.

Nitekim akabinde takım Barcelona’ya karşı son 16 maçında (0-0 ve 1-2) kazanamadı ve Avrupa’ya veda etti. 

Buna karşın Süper Lig’de de işler hiç iyi değildi. Takım daha ilk devre tamamlanmadan şampiyonluk yarışına havlu atmıştı.

Avrupa Ligi’ndeki başarıya karşın lig sıralaması efsane hoca Fatih Terim ile yolların ayrılmasına neden oldu. Terim’in yerine gelen Torrent de başarılı olamadı.

Galatasaray sezonu 13. sırada bitirdi.

 

Burası Galatasaray’dı… Başkanın ve yönetimin gözünün yaşına bakılmazdı. Hemen yeni başkan ve yönetim seçilirdi. Nitekim 14 Haziran 2022 tarihinde yapılan seçim ile Dursun Aydın Özbek ve yönetimi işbaşına geldi. Bu Dursun Başkanın ikinci dönemiydi. 

Yönetim Sportif AŞ’ye başkan vekili olarak Erden Timur’u “atadı.”

Takımın başına teknik direktör olarak Okan Buruk getirildi.

 

Elbette Dursun Aydın Özbek’in başkanlığı nedeniyle bir şöhreti vardı.

Okan Buruk zaten bütün geçmişiyle bilinen biriydi.

Erden Timur… Galatasaray camiasında 2021 yılında sponsorluk anlaşmasıyla bilinen biri olmuştu. 

nef ve nef vakfı ile “bilindik olma” durumu olsa da kamuoyunun çok iyi bildiği ve yakından tanıdığı bir isim değildi. 

 

Erden Timur önce transferlerle gündeme geldi. Transfer haberleri medyada/sosyal medyada büyük hikâyelerle yer aldı. Doğaldı bu… Napoli efsanesi Mertens, son zamanların yıldız ismi Torreira, sağlam bir kariyer ile Oliveira ve ille de Icardi olunca doğaldı. Bu transferler gerçek anlamda bir yıldızdı ve her biri şampiyonluklara damgasını vuracaktı.

Malum, Türk medyası transferlerin hepsini “yıldız” başlığıyla verir. Oysa isimleri şimdi hiç hatırlanmayan ne çok “yıldız” gelip gitmişti bu ülkeden.

 

Bu parlatma ve cilalamaya karşın Erden Timur son derece mütevazı bir karakterdi. Sakin kişiliği öncelikli özelliklerinden biriydi. Ağzına geleni söylemek bir yana adeta iki düşünüp bir konuşmaktaydı. Üslup ve söylemleri çok hassastı. Kırıcı değildi. Barış ve esenlikten yanaydı.

Bunlara karşın sessiz bir cesareti, suskun bir yiğitliği olduğu da görüldü zaman içinde. 

30 Aralık 2022 tarihinde (Sivas maçıyla ilgili olarak) “Belki de Türk futbol tarihinde ilk defa bir futbol kulübü galibiyetinin sonrası sessizliğe bürünmeyip çıkıp konuşuyor. Sabırla, usanmadan adalet istiyoruz, başka hiçbir şey istemiyoruz. Herkes için istiyoruz. Bundan önceki hatalarda olduğu gibi yine federasyonumuzdan bu maçtaki tartışmalı pozisyonlarla ilgili açıklama bekliyoruz” söylemi çok dikkat çekiciydi. 

Belki de medyanın/sosyal medyanın ve futbol kamuoyunun daha önemli meseleleri vardı. TFF’nin de… Hâlbuki TFF biraz cesaret gösterip olaylara bir neşter atsaydı bir milat başlatabilirdi. 

Milatları harcama konusunda ustaydık maalesef.  

 

Kimse için durmazdı sular… Kimse için susmazdı zaman. Tabiatı gereği akar giderdi.

Bu akış içinde düşerdi kişiler… Düşerdi kurumlar, kulüpler. Mesele vazgeçmemek, mesele yeniden ayağa kalkmaktı ve Galatasaray kalkmaya hazırdı. Ama bu kadar çabuk?

 

Dursun Başkan sakin ve güler yüzlüydü.

Okan Buruk da öyle… Maç sonu basın toplantıları müthişti hocanın.

Futbolcular iyi ve mutluydu. Yaptıkları işten keyif alıyorlar ve dolayısıyla keyif veriyorlardı. 

Maç sonu kutlamaları başlı başına bir eğlenceydi. 

Florya’dan taşan iyilik ve mutluluk sınır tanımadı, tüm ülkeye yayıldı.

Bu iyilik ve mutluluk, önceki sezonu 13. sırada tamamlamış takıma başarı getirdi. 

Dursun Aydın Özbek yönetiminde, Okan Buruk teknik direktörlüğünde Galatasaray, tarihi bir zamanda, Cumhuriyet’in 100. yılında şampiyonluğunu ilan etti.

Eh, bu başarıda elbette Erden Timur’un da bir payı olsa gerekti. 

Bunu Timur’un demeç ve söylemlerinden, ön plana çıkma çabalarından öğrenmedik. 

Bunu, Ankara’da, Eryaman Stadyumu’nda Okan Buruk ile Erden Timur kucaklaşmasında gördük. 

Bunu, Icardi’nin Okan Buruk’u omuzlarına almasında gördük.

Bunu, Icardi ile Erden Timur’un çocuklar gibi çimlerin üzerinde kucaklaşmalarında gördük.

İşte! Aslan ayağa kalkmış, kötü geçen sezonun ardından şampiyon olmuştu. 

Lakin şampiyon olmaktan daha zorlu işler vardı bu ülkede… Şampiyon kalmak gibi…

 

O da oldu. Galatasaray, aynı ekiple, yeni katılan futbolcularla sonraki sezonda da şampiyon oldu. 

Şampiyon kaldı Cim Bom. Ama bu ülkede şampiyon kalmaktan da zorlu işler vardı.

Başarıyı paylaşmak… Başarıyı sürdürülebilir kılmak gibi…

 

Erden Timur ile yönetim arasındaki “çatlak” bomba gibi düştü medyaya/sosyal medyaya.

Böyle bir şey bekleyenler keyiflendi, belki de köpürttü anlaşmazlıkları. 

Dursun Özbek-Erden Timur baba oğul gibiydi ya… Neyse ki Timur ile yönetim anlaşmazlığı düşünsel bir ayrılıktı, gönül ayrılığı değildi. 

Fakat süreç acımasız işlemişti.

Erden Timur, bir basın toplantısı ile son derece ölçülü ve dikkatli bir biçimde veda etti atanmış olduğu görevine. Hüzünlü bir vedaydı bu… Gözyaşlarına hâkim olmakta zorlandı başkanvekili… Çünkü o her şeyden önce bir Galatasaraylıydı. İyi ve güzel bir insandı.

Gönül ayrılığı durumun en acı yanıydı.

 

Ne olacaktı şimdi?

Hayır! Burası Galatasaray’dı. 

Galatasaray Erden Timur’un takımı değildi.

Burada Kurucu Başkan Ali Sami Yen haricinde “efsane başkan” yoktu. Burada başkanların/kişilerin takımı olmazdı. 

Evet, Galatasaray’ın çok önemli, özel ve değerli başkanları vardı. Her biri öyleydi. Daha da olacaktır. 

Başkanların kendileri de bilirler ki başkanlar gelip geçicidir. Burada “Falanca başkan, Cim Bom şampiyon” tezahüratları hiç duyulmamıştı, duyulmayacaktır.

Kusura bakmasınlar; çoktandır ama çoktandır burası “o saygıdeğer lisemizin de” takımı değildir artık.

Burası taraftar gruplarının da takımı değildir.

Hiç kimse ve hiçbir grup tek başına sahibi olamaz kulübün.

Bütün bunları aşmıştır Galatasaray.

Hele de “Asrın Şampiyonu” olduğu o tarihten (17 Mayıs 2000) bu yana, bütün ülkeye mal olmuş bir dünya markasıdır. Dünyanın neresine giderseniz gidin, orada bir Galatasaraylı vardır mutlaka.

Galatasaray, bütün paydaşları ile birlikte bir camiadır. Galatasaray bir camianın takımıdır.

Camianın paydaşları bir tane Galatasaray olduğunu bilmezler mi? Bilirler elbette.

Asrın Şampiyonu olduğu günden bu yana ülkede bir Galatasaray, bir de 3 büyükler ile diğerlerinin olduğunu bilmezler mi? Bilirler…

Hayır! Bu bir kibir değildir. Real Madrid’e dünyada 100 yılın takımı demek gibi bir şeydir.

Bir hakkın teslimidir.

 

Galatasaray bu ülkenin en kurumsal kulübüdür. 

Profesyonel bir yönetim anlayışıyla yönetilmektedir… Öyle de yönetilmelidir. 

Evet, ama Galatasaray’ı Galatasaray yapan sadece kurumsallık değildir.

Duygu ve değerler konusunda muhafazakârlığıdır/tutuculuğudur.

Malum; Galatasaray bir his takımıdır. Baba Gündüz’ün veciz üslubuyla; “Galatasaray, bir his takımıdır. Renklerine âşık birbirlerini seven futbolcuların takımıdır. Galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. Galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. Kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.” 

Merhum Metin Oktay’ın, bir transfer teklifinde açık çek veren rakip takım yöneticisine, “Bizi sevenleri üzmeyelim baba” sözüdür Galatasaray.

Yine Kral’ın; “Tabii ki Galatasaray… O daha vefalı” demesidir.

 

Bazen bir kapı kapanır. Kapanması doğru da bulunmayabilir. Ancak sonrasında başka kapılar açılabilir. Erden Timur henüz çok gençtir. Zamanı geldiğinde o kapıdan seçilmiş yönetici olarak girmesinde hiçbir engel yoktur.

Yolunuz açık olsun sevgili renktaş Erden Timur…

 

Galatasaray için değil belki ama Başkan Dursun Aydın Özbek ve yönetimi için 2025 yılında şampiyon olmak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bunun için de Başkan Özbek’e başarılar dilerim.

 

Her ne ise; şimdiki halde tarafların karşılık tutum ve davranışları tam anlamıyla bir Galatasaraylılık duruşudur. Kırılganlık ve ayrışmaya rağmen sakin ve ölçülü bir tutum öncelikle Galatasaray için olmazsa olmazdır. 

Son tahlilde Galatasaray’ın süreci en az hasarla ve tarafların da kendi adlarına en az zararla atlatmasını dilerim.

 

Önemsediğim bir not;

Merhum Metin Oktay, sadece oynadığı oyun ve attığı gollerle taraftarın kalbinde taht kurmadı. O, her zaman duruşu ve Galatasaraylılığı ile unutulmazlar sıralamasının en başlarında yerini aldı. 

Benim El-Turko dediğim Allah’ın Arjantinlisi, iki yıllık Galatasaraylısı Icardi de bu yolda sağlam adımlarla ilerliyor. 

Saha içi tamam da… Saha dışında da tam bir yıldız olan Icardi, doğru bildiğinden şaşmayarak duruşuyla da “Aşkın olayımı” gerçekten hak ediyor.

Icardi’nin, Instagram hesabından yaptığı paylaşım; “Hiçbir zaman yalnız değildin. Hiçbir zaman yalnız yürümedin. Her savaşta omuz omuza, her şeye ve herkese karşı savaştın. Birlikte göğüs gerdik fırtınalara, ne kadar güçlü olursa olsun ve hep galip çıktık. Bugün aşklarınızın kulübüne, uğruna canınızı verdiğiniz kulübe veda ediyorsunuz ve çok az kişi bunu biliyor ama bitti diye ağlamayın, oldu diye gülümseyin ve eminim gelecekte öyle olacaktır. Geri döneceksin ve her zamankinden daha güçlü olacaksın. Seni çok seviyorum Erden Timur, her şey için sonsuz teşekkürler” gerçekten tam bir vefa örneği oldu. 

 

Bir not daha; Erden Timur’un şüphesiz hikâyeleri vardır. nef ve nef vakfı büyük hikâyeler içermektedir. Galatasaraylılığı başlı başına bir hikâyedir. Sportif AŞ Başkan Vekilliğinde müthiş bir hikâye daha yazmıştır.

Yakın bir zamanda Erden Timur’un hikâyesini yazmak dileğiyle…

 

Son not; bu ayrışmada hangi tarafın haklı ya da daha haklı olduğuna dair bir kanaatim var elbette fakat bu düşüncemi destekleyecek veri ve bilgilerden yoksunum. Bu nedenle kimsenin hakkına girmek istemem.