Son yıllarda zaman zaman gündeme getirilen Sivil Anayasa yapılması söylemi yeniden ısıtılarak Türkiye’nin gündemine sokulmuştur. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis Başkanlık Divan'ı üyeleri ile görüşerek Yeni Anayasa konusunun parlamentonun gündemine taşımıştır.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yapılan 1982 Anayasası’nın 137 maddesi 40 yıl içinde değiştirilerek Türkiye’nin değişen şartlarına ve ülkemize özgü yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uyarlanmıştır.
Fakat bu değişiklikler Siyasal İslamcılar ile Siyasal Kürtçüleri tatmin etmemektedir. Bu iki grup; Türk, Atatürk, Cumhuriyet, milli devlet ve üniter yapı karşıtlığında birleşmektedirler. Ayrıca bunlar, Anayasanın değiştirilemez hükmü bulunan ilk üç maddesine, 66. Maddedeki Türklük tanımına, Anayasada geçen "Türk" ibarelerine karşıdırlar. Bunları çıkartarak yapacakları yeni Anayasa ile Türk kimliğini milleti oluşturan akt etnisitelerden biri durumuna getirmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni çok uluslu, çok kültürlü, çok dilli, çok eğitimli, yerel yönetimlerine özerklik verilmiş federatif bir yapıya dönüştürmek istiyorlar.
Bu noktada şunu hatırlatmak istiyorum. Yeni bir Anayasanın yapılması için ya devletin yıkılıp yeniden kurulması ya da mevcut rejimin bir darbe ile devrilmesi gerekmektedir. O zaman da yeni Anayasayı, oluşturulacak
Kurucu Meclis yapar. Böyle bir durum söz konusu olmadığına göre mevcut Meclis, Yeni Anayasa yapamaz.
Ancak, 401 oyu bularak Anayasa maddelerinde değişiklik yapabilir.
Bu konu ciddi olarak Meclisin gündemine geldiğinde
mevcut siyasi ittifakların bozulduğunu ve yeni ittifakların kurulduğunu, yeni açılım süreci ile karşı karşıya gelebiliriz.
Yeni Anayasa yapılması konusunu gündeme getirenlerin ortak noktalarından biri de 1921 Anayasası’nın örnek alınmasını istemeleridir. 1921 yılı, İstiklal Harbi’nin başladığı, saltanat ve hilafetin devam ettiği, ülkenin büyük bir bölümünün yabancı güçler tarafından işgal edildiği, iç isyanların başgösterdiği bir dönemde, TBMM'nin çalışmalarına hukuki meşruiyet zemini kazandırmak için hazırlanmış 24 maddelik geçici bir hukuki metindir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasası 1924 Anayasası’dır. Yeni Anayasa isteyenlerin niyetinin ne olduğu 1921 Anayasası gevelemelerinin altında yatmaktadır.
Bütün bu gelişmeler, Anadolu coğrafyasından Türk kimliğini silmek ve yerine Türkiyelilik gibi coğrafyaya dayanan bir kimlik oluşturulmak istendiğini ortaya koymaktadır. Andımız’ın okullarda okutulmasına son verilmesi, devlet kurumlarından T.C. ibaresini kaldırılması, statlardan Atatürk adının kaldırılması, "Ne mutlu Türk’üm diyene!" ifadesine karşı çıkılması, Yeni Anayasa çığırtkanlarının işaret taşlarıdır.
Türk milleti "Yeni Anayasa tuzağı"na karşı uyanık olmalı ve bu girişime sonuna kadar karşı koyma azim ve kararlılığını ortaya koymalıdır.
Bu konuda en büyük görev, Türk milletine mensubiyetinden gurur duyan Türk Milliyetçilerine düşmektedir. Türk milletini bu konuda bilgilendirerek onları uyanık tutma görevi, öncelikle onlarındır. Ama Türk Milliyetçileri, bu bölünmüş, çeşitli parilere ve teşekküllere dağılmış birbirlerine düşmüş halleriyle bu görevi yerine getiremezler. Kurumsal kimliklerini korumak şartıyla mutlaka milli konularda ve özellikle Yeni Anayasa girişimi karşısında güç birliği yaparak omuz omuza mücadele etmelidirler. Bu zamanda milliyetçilik konusunda samimiyetlerinin de bir göstergesidir.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!