Muhsin Kafkas


YİĜİT TEBERİ

Yiğit teberi diğer çağırıyordu, Zeynep Ebe. Sen Yiğit Teberisin. Senin atan deden yiğitti derken gözleri doluyordu...


Yiğit teberi diğer çağırıyordu, Zeynep Ebe.

Sen Yiğit Teberisin.

Senin atan deden yiğitti derken gözleri doluyordu. 

Bizim yetimimizdi adım.

Yetim kelimesinin anlamını bilmeden.

Acıyarak bakışların arkasına sığınan çok fazla samimi olmayan ve az sonra unutulacağın hissi uyandıran bir durumdu Yiğit Teberliği.

Yiğit Teberi ben oluyordum.

Hiçbir yiğitlik yapmadan.

Halbuki Yiğit gölgesinde Yiğit saklanır.

Kötülerin gölgesi olmaz, dalı olmazdı.

Yiğitlik payesi bir kez boynumuza geçmişti.

Hakkını vermek içindi tüm çabamız ve gayretimiz.

Rabbim Yiğit olanlardan eylesin.

##

 Eski bir Amerikan First Lady’si Eleanor Roosevelt şöyle der: 

“Ben, bugünkü beni, dün verdiği.”

YAZIMI KIŞA ÇEVİRDİN

Neşet Ertaş’ın aşık olduğu Leyla, Muharrem Ertaş’ın sahne aldığı gazinoda çalışıyordu.Babasını dinlemeye giden Neşet Ertaş,bir gün gazino kapısında Leyla’ya denk gelir ve o gece ustayı uyku tutmaz.Gönlüne bir yıldırım gibi düşen Leyla’yı görmek için her gün gazinoya gitmeye başlar.

Leyla’yı her gördüğünde yüreği uyuşan büyük usta,daha fazla dayanamayıp bu dev sevdadan Leyla’ya bahseder.Neşet’i dinleyen Leyla duygularına saygı duyduğunu ama gönlünün onda olmadığını söyler.Aldığı cevaba çok üzülen Neşet usta:

  • Leylam beni çok üzdün diyemez de yazımı kışa çevirdin diye bir türkü besteler.

Özledikçe yazmış büyük usta.Yazdıkça halkın gönlünde taht kurmaya başlamış.Daha önce hiç kullanılmamış bir dille anlatmış Leylasını halka.Sokak ortasında duran taşları bile Leyla’nın ayağına takılır diye toplarmış bu kusursuz adam.

Bir gece o kadar çok özler ki Leyla’yı,sabaha kadar uyumayarak Niye Çattın Kaşlarını türküsünü besteler.Leyla’nın sebebine bestelediği her eser,koca Türkiye’nin gündemine oturur.Leyla’dan ümidini kesen kor yürekli hoca,eline bağlamasını alıp çaldığı bir akşam üstü gökteki güneşi de koynuna alarak çıkıp gelir Neşet’in Leyla’sı.! Şaşırıp kalan usta,ah leylam,sen leylamısın ay mısın der.?

Mutluluktan ne yapacağını şaşırmış olan Neşet Ertaş,Leyla’yı orda bırakıp Babasının yanına giderek Leyla’ya olan sevdasından bahsetmiş.Bu aşka karşı çıkan baba Muharrem Ertaş,türkücüden gazinocudan gelin olmaz diyerek kovar Neşet ustayı.Aylar geçtikçe Leyla’nın aşkı Neşet’in aşkının daha üstüne çıkar.İki aşık birbirini çok severler ve herkesin karşı olduğu bu sevda evllikle sonuçlanır.

Birbiriyle konuşmayan Baba ve oğul aynı gazinoda çalışıyorlardı.Bir gün baba Muharrem Ertaş “ evladım “ diye bir türkü besteler Neşet için. İçinde aslı bozuk alma dedim evladım yer alan türküye Babasının Leyla’ya aslı bozuk demesi,Neşet Ertaş’ın yüreğini yangın yerine çevirdi.Kızdı,kırıldı, küstü atasına.Leyla’dan vazgeçmeye niyeti yoktu.Babasına bir türküyle cevap verdi oğlu da.Analar insandır,biz insanoğlu dedi büyük usta.O gecenin sabahı Leyla’nın hamile olduğunu öğrenen Neşet Ertaş,ulu arıyorsan analar ulu,sevmişiz biz onu olmuşuz kulu türküsünü besteler ve ailesiyle bağları tamamen koparır.

 

Sevdiği kadından üç çocuğu olur ustanın.. Neşet’e sevgisi biten Leyla ustayı terk eder..! Aklını yitirmiş gibi gezen Neşet ustadan herkesin diline düşen türküler peşpeşe gelir:

 

* Boşa mecnun eylemişim ben beni

* Cahildim dünyanın rengine kandım

* Evvelim sen oldun ahirim sensin

 

Dinlediğiniz türkülerin nasıl yakıldığını bilin istedim.

Kalp yanarsa yürek olur.

Hasret çekmeyen bir kişi iki cümle yazamaz.

 

Yazabilmek için,yanmak gerek.!

Leyla,Neşet’in ailesinin yaşattığı huzursuzluktan ötürü gitmiştir.!