Ali İhsan Dilmen


YİNE TERS KÖŞE Mİ?

“Mevzilerini terk etmeyenlerle mevzular konuşulamaz.”


Bu yıl Süper Lig ve Ziraat Türkiye liglerinde şampiyonluğu göğüsleyen takımlarımızın oynayacağı Süper Kupa Final Maçı Cumhuriyetimizin 100.yılı olması sebebiyle ayrı bir anlam yüklenerek yapılmak istendi ve Final Maçının nerede oynanacağı ile ilgili yapılan tartışmalar neticesinde maçın Suudi Arabistan'da oynanmasına karar verilmiş ve karar kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu.

Şimdi bu süreci tekrar tartışmanın manası yok.

Zira başımızda daha büyük bir problem var.

Suudi Arabistan'da yaşadığımız problem karşısında ‘iktidar ne yaparsa yapsın haklıdır’ düşüncesine iman etmiş arkadaşların canhıraş bir şekilde sahaya çıkmayan kulüpleri ve özellikle FB kulübü başkan Ali Koç'a öfke kusması, sanki meselenin esas aktörü TFF değilmiş gibi davranarak olmadık iddialar ileri sürmeleri ve buradan her zamanki gibi iktidara operasyon çekildiği iddiasını dillendiriyorlar. Korkarım yine açığa düşecekler ve Erdoğan onları yine yanıltacak ve TFF başkanının istifasını isteyecek.

Geçmişte böyle davrandığına dair başka örnekler var ama ben sadece birini hatırlatarak meramımı anlatmaya çalışayım.

Hatırlayalım!

Onbir ilimizde yaşanan büyük deprem felaketinde Kızılay asli görevini unutmuş yan kuruluşlarında ürettiği, deposunda bulunan çadırları depremzedelere ulaştırması gerekirken gönüllü kuruluşlardan AHBAP'a satmış, bu bilgi ise toplum tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı.

Tepkiler karşısında her ne sebeple olursa olsun eleştirilen iktidar ve yönettiği kurumları savunmayı görev sayan “yeminli taraftarlar” ise, yine aynı şekilde olmadık iddialar ileri sürerek depremzedelerin yaşadığı çaresizlik, yöneticilerin gösterdiği beceriksizlik karşısında iktidar ve iktidarın yönettiği kurumları savunmayı ‘milli mesele’ haline getirmiş, ‘yedirmeyiz!’ diyerek eleştirenlere meydan okumuş, bununla da yetinmeyerek eleştirenleri art niyetli olmakla suçlamışlardı.

Neticede ne oldu?

Erdoğan, gelen tepkiler üzerine yaptığı ‘fayda-maliyet’ hesabının sonunda taraftarlarını ‘ters köşe’ye yatırarak Kızılay başkanının istifasını isteyivermiş, böylece iktidarının devamı için önemli olanın eldeki seçmenler değil, yaşananlar üzerine Erdoğan’ı terk edebilecek seçmenler olduğu gerçeğine göre hareket etmişti.

Güncel meseleye dönecek olursak, son hadiseyle birlikte sanki aynı filmi tekrar seyredeceğiz.

Yaşanan rezalete rağmen, - ki yaşananların rezalet olduğu kesin ama, ülke olarak sadece bu rezaleti yaşatanları tespit etmekte anlaşamıyoruz.-

İktidarın yeminli taraftarlarına göre sahaya çıkmayan kulüp yöneticileri suçludur ve iktidara ‘operasyon’ çekmektedirler.

Rezaletten itibar devşirme çabası içinde olanların durumu ise elbette ayrı bir psikolojik sorun.

İşi nefret suçu işleye, ırkçılık yapmaya kadar götürdüler.

Bu toplumsal kutuplaşmayı da görmemiz gerekiyor.

Ancak burada gösterilen infialde de iktidarın uyguladığı keyfilikler, ideolojik ve toplumu ayrıştıran siyaset dilinin etkisini göz ardı etmemiz gerekir.

Zira ülkemizi uzun zamandır yönetenler;kurallı, kaideli, yasalı bir ülke gibi yönetmiyorlar.

Her meselede keyfilik had safhada ve egemen durumda, adeta meydan okunmaktadır.

Netice-i Kelam.

Erdoğan, yaptığı fayda-maliyet hesabının neticesinde kendisini canhıraş bir şekilde savunan, her kargaşada, yönetim zafiyetinin olduğu durumlarla karşılaştığımızda ‘operasyon’ tezini ileri süren, içeride ve dışaşırıda ‘hain, terörist’ aramayı alışkanlık edinen ‘yeminli taraftarlar, iktidar holiganları, sosyal medya trolleri’ savundukları Erdoğan tarafından ‘ters köşe'ye yatırılabilirler.

Konumuzun özü futbol olduğu için söylemekte beis yok, yaşadığımız bu sorun karşısında da kaptanları tarafından atılan şutla topu kendi kalelerinde gören takım olma ihtimali yüksek.

Erdoğan yaptığı fayda-maliyet hesabıyla kendisini terk etme ihtimali olan seçmenleri elde tutmak için gerekeni yapmaktan geri durmayacaktır.

Elbette Erdoğan fayda-maliyet hesabında yanılgıya düşmemek için empati yapmanın avantajlarından yararlanacak ve öyle hareket edecektir.

Taraftarları ise, Erdoğan sempatisinin mahkumu olarak yeni durumu sessizlik içinde kabulleneceklerdir.

Yaşanan olaylar karşısında Erdoğan bilişsel davranırken, taraftarları duygusal davranmakta, Erdoğan duruma göre vaziyet alırken, taraftarları ideolojik ve peşin hükümlü beklentilerine göre davranış göstermektedirler.

Bu yüzden yanılgıya düşmeleri..

Bize göre mesele bundan ibaret.

Şimdi dağılabiliriz arkadaşlar!