İrfan Sönmez

Tarih: 31.10.2025 16:23

GEÇMİŞİ KULLANMA KILAVUZU

Facebook Twitter Linked-in

F.Schiller:"Dünya tarihi, dünyanın yargılandığı bir mahkemedir." der.(s.84) Fakat bu mahkeme  aynı olay için her zaman aynı hükmü vermez. Çünkü tarihçinin araştırma sonucu elde ettiği hakikatin normatif bir niteliği yoktur, kısmi ve geçicidir,asla kesin değildir.(s.86) Tarihçinin durduğu yer farklı hakikatler yaratabilir. Tarihe hangi gözle bakarsanız o gözle görürsünüz. Göz, bazen içinde bulunduğunuz muhit, bazen inançlarınız veya düşünce yapınızdır. Siz değişirseniz tarihten çıkaracağınız hükümler de değişir.

Onun için E.Traverso, "Geçmişi Kullanma Kılavuzu" isimli çalışmasında şöyle der:"Tarihçi,dünyanın uğultularından uzak,klasik fildişi kulenin içine kapanıp çalışmadığı gibi,dünyanın tutkularından azade,dondurulmuş bir odanın içinde de yaşamaz; toplumsal kültürel ve ulusal bir bağlamın koşullandırmalarına tabidir.Kendi kişisel anılarının ya da miras alınmış bir bilginin etkilerinden kaçamaz."(s.35) Buna bir örnek de verir:" Nazi kamplarından sağ kurtulan birinin Auschwitz ziyaretinin anlatısı(Nazi dehşetinin sembolü olan kamplar) Komünist Parti'den kopuşundan önce ya da sonra yapılmasına bağlı olarak genellikle aynı olmayacaktır."(s.21) Aynı kişinin farklı partilerde iken aynı olayı  farklı şekilde görmesi- durulan yer- ile görmek arasındaki etkileşimin ifadesidir.  Yazarın ifadesiyle bu,"Tarih yazımının donmuş  bir şey olmadığı,her dönemde tekrar tekrar sorgulanan,sorgulanması gereken bir şey olduğu anlamına gelir. (s86) Donmuş bir tarih yalnız tarihçilerin ideolog ya da propagandacı düzeyine indirgendiği totaliter rejimlerde söz konusudur.(s86)

Son yıllarda yoğunlaşan Atatürk-Abdülhamit tartışmalarına bu gözlükle bakıldığında bunun ideolojik tarihçiliğin bir  örneği olduğu söylenebilir. Zira bu tip tarihçilikte önemli olan hakikat değil,ideoloji ve propagandadır. Traverso'nun tarihçi ile yargıç arasında bu nedenle ilişki kurar, şöyle der:" tarihçi ile yargıç aynı hedefi paylaşırlar, bu hakikat arayışıdır. Hakikat arayışının da kanıta ihtiyacı vardır...Ancak adaletin hakikati normatiftir,kesin ve zorlayıcıdır. Oysa tarih bir anlama ve yorumlama işidir, kesinlik ifade etmez. Aynı olaylar farklı zamanlarda farklı hakikatler yaratabilir."(s.86-87) Düne, dünün mantığı ile bakmak bizi farklı sonuçlara, bugünün farklı mantığı ile bakmak başka sonuçlara götürür. 

Yazar bellek ile tarihi ayırır, ona göre;" Geçmiş;kültürel duyarlılıklara,etik sorgulamalara ve şimdiki zamanın politik gerekliklerine göre ayıklanıp yeniden yorumlandıktan sonra kolektif belleğe dönüşür."(s.10)Bellek daima şimdiki zamandadır ve bu durum onun nasıl işleyeceğini belirler. Günümüzde bellek politik bir koza  dönüşmüş ve etik bir buyruk biçimini almıştır -bellek ödevi- dediğimiz şey budur ve çoğu zaman suistimal kaynağı olur. Son yıllardaki bütün savaşlar aynı zamanda birer bellek savaşıdır.Çünkü Körfez ,Afganistan,Kosova  gibi savaşlar,bellek ödevinin ritüel olarak dile getirilmesiyle meşruiyet kazanmışlardır. Saddam Hüseyin,Arafat  ve George Bush gösterilerinin sloganlarında,afişlerde,medyada ve kimi politik liderlerin söylevlerinde Hitler'le karşılaştırılmış,siyasal İslam Nazi fanatizmi ile özdeşleştirilmiştir."(s.16) Kısacası bellek,ister bireysel olsun ister kolektif,daima şimdiki zamanın filtre ettiği bir geçmiş görüntüsüdür. Tarih ise,belleğin ortaya attığı sorulara cevap vermeye çalışan ve bilimin kurallarına uygun hale getirilmiş bir geçmiş yazımıdır. Tarih  bellekten doğar ancak daha sonra geçmişle arasına mesafe koyar."(s.19-21) 

Bu ifade kim veya kimlerin belleği vardır sorusunu ortaya çıkarır. Bu sorunun cevabını Traverso, Hegel'den alıntı yaparak verir:" Yalnızca bir devlete ve yazılı tarihe sahip halkların belleği vardır.Diğerleri-tarihsiz halklar- yani devletli bir geçmişten ve bu geçmişin yazı yoluyla alıntısından yoksun,Avrupalı olmayan-, "imgeler"den oluşan,ama tarihsel bilinç halinde yoğunlaşmayı başaramayan ilkel bir bellek evresini aşamazlar."(s.26) Etnik toplulukların tarih ve bellek inşa çabaları,işte  bu ilkel evreyi aşma amacıyla ilgilidir.

Traverso'nun "Geçmişi Kullanma Kılavuzu" son derece etkili ve ufuk açıcı bir çalışma.Tarih,bellek ve politika ilişkisini anlamak için vazgeçilmez bir çalışma.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —